Amerika'nın İran'ın ikinci adamını öldürmesi, dengeleri bayağı bozdu. Hayır, bölgedeki siyasî dengeleri değil. Zira İran, kayda değer bir tepki vermedi; dolayısıyla siyasi açıdan değişen pek bir şey olmadı. Ama birilerinin dengesi fena bozuldu.
En başta İran'ın... "Binlerce yıllık devlet geleneği" övüle övüle bitirilemeyen, çok tehlikeli ve sinsi olduğu söylenen "Acem diplomasisi" miti tuzla buz oldu. İran, ne halt edeceğini şaşırmış, ilk kez panik atak yaşayan bir ergen gibiydi.
Önce Süleymani'nin cesedine ülke turu yaptırmaya kalktılar. Ancak duraklardan birinde 80 kişi izdihamdan öldü. Ardından çoğunluğunu Irak askerlerinin oluşturduğu bir askeri üssü bombaladılar. Fakat bombalamadan önce Irak'a haber verdiler ki ortalıkta kimse kalmasın, yanlışlıkla ölen olmasın. Ki olmadı da. Sonunda Irak'a kalacak olan bir üsse, kolayca giderilecek maddi bir zarar verdiler. Ancak İran, bunu kendi medyasında Amerikan askerlerini öldürdükleri şeklinde duyurdu tabii.
Saçmalıklar zinciri bitmedi. Aynı gün, Ukrayna istikametine giden, çoğunluğunu İran uyrukluların oluşturduğu bir uçak da vurulmuştu. 176 kişi hayatını kaybetti. Herkes İran'dan şüphelendi haklı olarak.
Ama bizim ultra seküler muhalefetimiz kül yutar mı? Yutmaz. Başta Kılıçdaroğlu olmak üzere, uçak hadisesinin kaza olduğunu veya "İran'a karşı yürütülen psikolojik savaş"ın bir ürünü olduğunu söylediler.
15 Temmuz'un darbe olduğuna hâlâ inandıramadığımız Kılıçdaroğlu'nun, İran'a bu kadar çabuk ve sebepsiz inanması kalbimizi kırmadı değil...
Fakat İran Genelkurmayı da Kılıçdaroğlu'nu kırdı. Zira İran, dün uçağın kendi orduları tarafından yanlışlıkla düşürüldüğünü ilan etti ve özür diledi.
İran'ın Amerika'dan 'intikamı' cenaze turunda ölen İranlılar ve uçak kazasında öldürdükleri İranlılar oldu. Tek Amerikalı'nın burnu kanamadan İran mevzuyu şimdilik kapatmış görünüyor.
Amerika da bu süreçte çok zeki bir ülke portresi çizemedi doğrusu. Trump, İran'dan gelen misilleme sözlerine karşı sert görünmek için "İran'ın kültürel yerleri"ni de vuracaklarını tivitledi. Anlaşma yapmayı en iyi kendisinin bildiğini söyleyerek seçim kazanan Trump'ın önerilerinden biri de "Kim daha deli görünürse, o kazanır" olsa gerek. Zira tivit üzerine dünyanın dört bir yanından bunun illegal olduğu, kimsenin kültürel varlıkları yok etmeye hakkının olmadığı şeklinde tepki yağdı.
Bunun üzerine Trump da dünkü bir basın toplantısında, "Amaan, kanun buysa uyarız, napalım" diye özetlenbilecek lakayıt br açıklamayla durumu toparlamaya çalıştı.
Trump'dan daha da saçma bir haber zincirine sebep olan ise Pentagon'du. Bir hafta önce, Reuters ve AP ajanslarının verdiği habere göre, ABD güçleri, Irak'tan "güvenli çıkış" konusunda Iraklı yetkilileri bilgilendirdi. ABD Deniz Piyadeleri Komutanı Tuğgeneral William Seely, Irak müşterek operasyon komutanlığına bu yönde bir mektup göndermişti.
Pentagon mektubun taslak olduğunu söyledi, Savunma Bakanı Esper de imzasız olduğunu söyledi, Amerikan ordusu gönderilmemesi gereken bir mektup olduğunu ifade etti. Ancak Irak Başbakanı Adil Abdulmehdi, ABD ordusundan askerlerinin Irak'tan çekilmelerine dair mektup aldıklarını doğruladı. Dahası mektubun Arapça ve İngilizce versiyonlarının aynı olmadığını belirten Abdulmehdi, konuyla ilgili açıklama talep ettiklerini dile getirdi. Anlayacağınız Pentagon, koca bir ülkeden çekilmek konusunda tamamlanmış, doğru bir mektup bile yayınlayamamıştı.
Savaş ihtimalinin aptallaştırdığı İran ve ABD gibi ülkelerin yanı sıra, bir de aptallıklarını bir kez daha müşahade ettiğimiz uzmanlarımız oldu. Mesela Süleymani öldürülür öldürülmez, "Üçüncü Dünya Savaşı çıkacak" diyen "bölge uzmanlarının" bırakın Ortadoğu'yu, dünya gerçeklerinden ne kadar kopuk olduğunu gördük. Gördük de ne oldui?
Bir dahaki krizde görüşmek üzere!...