Şimdi düşünün. İstanbul'da 319 bin 518 geçersiz oy olduğu ve Ekrem İmamoğlu'nun oylarının başka partilerin adaylarına yansıtılıp iç edildiği belgelenmiş olsun.
Bunun üzerine Şile, Ataşehir, Fatih, Bayrampaşa, Beykoz ve Çatalca gibi bazı ilçelerde İlçe Seçim Kurulları oyların yeniden sayımına ve geçersiz oyların gözden geçrilmesine ilişkin karar vermiş olsunlar.
Yani bazı ilçelerde sandıklar yeniden açılmış ve geçersiz oylar yeniden gözden geçirilmeye başlanmış olsun. Çuvalların açıldığı, oy pusulalarının açıkta olduğu bu ortamda AK Parti'nin İstanbul İl Başkanı ve bazı milletvekilleri, mesai bitiminden saatler sonra ve sadece üç dakika arayla İstanbul Seçim Kurulu hâkimleriyle adliyede buluşup, sadece beş dakikada, üstelik seçim kanuna da ayırı olarak yeniden sayımın durdurulması kararını çıkartsın.
Bu olsaydı ne olurdu? CHP, hakimlerle AK Partili yetkililerin buluştuğunu tüm dünyaya ilan etmez, o görüntüler CNN International'da bile döne döne gösterilmez miydi? Dünyaya "Türkiye bir hukuk devleti değil; yargı AK Parti'nin çiftliği" propagandası yapılmaz mıydı?
Ancak hikâyenin "kahramanları" AK Partili değil, CHP'li yetkililer olunca CHP medyası dahil herkes suspus. CHP İstanbul İl Başkanı, beraberindeki CHP'li heyetle gidip akşam 9'a doğru çıkan İstanbul İl Seçim Kurulu kararıyla oyların yeniden sayımını durdurup kaosa sebep oldular. Çünkü oylar yeniden sayıldığında usülsüzlüklerin ortaya çıkacağını ve esas kazananın Yıldırım olacağını biliyorlardı.
Bu öyle bir hukuksuzluktu ki, Yüksek Seçim Kurulu, Ankara'da olağanüstü toplanmak zorunda kaldı. Aldıkları kararda, "İstanbul İl Seçim Kurulu, seçim hukukunda olmayan bir tedbir kararı vererek tüm sayım işlemlerini durdurmuştur" minvalinde ifade ederek tedbir kararını geçersiz kıldı.
Aynı İstanbul Seçim Kurulu, yine YSK'nın nihai kararını beklemeden, mazbatayı CHP adayına vermişti. Üstelik daha önce hiç olmadığı şekilde, mazbatanın hazırlanma anını bile sosyal medyaya sızdırarak şov yaparak... Hatırlatalım, bu hukuksuzlukları yapan İstanbul Seçim Kurulu Başkanı da, yeniden seçim kararı alınır alınmaz emekliliğini istemişti.
Tüm bu olanlara bakınca, CHP'nin sloganını daha iyi anlıyor insan: Gece gece CHP'lilerle buluşan hâkimlerle her şey çok güzel olur tabii!
***
Akşener yalnız kaldı
S-400 alımı konusunda, uzunca süre yan çizen CHP bile nihayet ABD'nin Türkiye'ye haksızlık ettiğini ve hava savunma sistemi almanın önemini teyit etti. Saadet Partisi lideri Karamollaoğlu da Erdoğan'ın S-400 ısrarının doğru olduğunu, desteklediklerini ifade etti. Geriye sadece "Bi' duyum aldım, S-400'ler Sarayı korumak içinmiş" diyerek dalga malzemesi yapan Meral Akşener kaldı. Hâlâ İyi Partili olan "Ülkücülere" duyurulur.