Evliliğe uygunluk yaşının ne olduğu toplumdan topluma ve zamandan zamana göre değişiyor. Türkiye'de, bu yaşın 18 olduğu yasa ile sabit.
Toplumumuzda çocuklarını çeşitli sebeplerle istemedikleri kişilerle zor ve baskıyla evlendiren anne babaların olduğu herkesin malumu.
Buraya kadar sorun yok. Ancak bir de genç yaşta evden kaçarak sevdiği kişiyle evlenmeye kalkanlar var ve bir yasa onların hayatını alt üst etmeye yetiyor.
En vahim örneği Emine Karakaya'nın hikâyesi. Emine, 15 yaşındayken 18 yaşındaki Levent Karakaya'ya âşık oluyor.
Ailesi erken yaşından ötürü evliliğe izin vermeyince kaçarak dinî nikâh kıyıyorlar.
Emine'nin annesi şikâyetçi oluyor. Ancak kızının rızasını görüyor ve aile büyükleri de araya girince şikâyetini geri çekiyor.
Fakat devlet, bu süreçte iki çocuğu da olan çiftin yakasına yapışıyor. Evliliklerinin üzerinden 9 yıl geçtikten sonra, konuyu kamu davası olarak ele alıp, Levent'i yargılıyor.
Levent tutuklanarak hapse atılıyor, Emine iki çocuğu ile ortada kalıyor. Kirayı ödeyemeyince ailesinin yanına geliyor.
Eşini cezaevinde ziyaret ettiği bir gün, çıkış kapısının orda yere yığılıyor.
Üzüntüden felç geçiriyor ve sol tarafı tutmuyor. Günler sonra da hastanede vefât ediyor.
Baba cezaevinde, anne mezarda; çocuklar hem yetim hem öksüz. Bir yasa daha ne kadar toplum hayatından ve ailenin muhafazasından uzak olabilirse, işte öyle...
Ak Parti, kanunun gözden geçirilmesini gündeme getirdiğinde 'tecavüzcüleri koruyorlar' diye ortalığı ayağa kaldıran CHP'nin bir milletvekili, geçtiğimiz günlerde bir erken evlilik mağduru hanım ile mecliste basın toplantısı düzenlemiş.
Sanırım bu artık yasanın düzeltilmesine ayak bağı olmayacakları anlamına da geliyor.
Öyleyse Aile Bakanı, Emine gibi çocuklarının babasının hapisten çıkmasını bekleyen yaklaşık 8.000 kadının sesini duysa, geç kalınmış olsa da çok isabetli olur.
Bir diğer ailenin muhafazasının önündeki engel ise süresiz nafaka uygulamasıdır.
Feministlerin ve Brüksel'in baskısıyla karşılaşmaktan korkmadan bu konuya da ivedilikle eğilinmelidir. Zira 10 gün evli kalmış bir kadınla, yirmi yıl evli kalmış bir kadının hakkının aynı olması adalete aykırıdır.
Akademisyen Latif Tarbak, kendi yaşadıklarını, "Gelirimin yarısını 21 yaşında evlendiğim ve 10 gün evli kaldığım eski eşimle paylaşıyorum. 9 yılda anca boşandım. Ayda 2 bin 80 lira nafaka ödüyorum" diyerek anlatıyor. Çocuk nafakasını ayrı tutarak, eşe ödenen nafakanın belirlenmesinde bazı sınırlandırmalar ve koşullar getirilmesi adaletin gereğidir. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin 100 günlük icraat programında da yer alan bu konuyu çözüme kavuşturmak şarttır.
Hem kadınların hem de erkeklerin sömürülmesine birlikte karşı durursak aile çatısını muhafaza edebiliriz. Vesselâm...