Suudi Arabistan'ın Başsavcısı el Muceb, uçakla Riyad'a doğru yol alırken, İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı İrfan Fidan ve ekibi ilk kez Kaşıkçı cinayeti hakkında resmî bir açıklama yayınladılar. Buna göre, Kaşıkçı'nın önceden "planlama doğrultusunda başkonsolosluk binasına girer girmez boğularak öldürüldüğü ve parçalanarak yok edildiği" yargımız tarafından tescil edilmiş oldu.
Dünya manşetlerinde kısa sürede karşılık bulan açıklama hem içerik hem de zamanlama olarak net bir mesajdı. Nitekim açıklamanın anlamını sorduğum üst düzey bir yetkili de "Bu işin peşini bırakmayacağımız anlamına geliyor" dedi.
Ayrıca Türk tarafı, Suudi Arabistan'ın soruşturmaya katkıda bulunma niyeti olmadığını şu ifadelerle ilan etti: "Gelinen aşama itibariyle gerçeğin ortaya çıkarılmasına yönelik tüm iyi niyetli çabalarımıza rağmen görüşmelerden somut sonuç elde edilememiştir."
Gazeteci Cemal Kaşıkçı cinayeti, Türkiye için sadece insani ve siyasi değil, aynı zamanda hukuki bir sınavdı. İstanbul Emniyeti, istihbaratı ve adliyesiyle bu süreçten alnının akıyla çıktı.
Türkiye, Kaşıkçı cinayetinin aydınlatılması ve adaletin tesisi için ülke olarak imkânları dahilindeki her şeyi yapmış durumda. Bundan sonraki süreçte ABD'nin, Britanya ve AB'nin uygulayacağı baskının belirleyici olacağı kesin.