YPG'nin yere göğe konamadığı bir süreç yaşadık. Ülkemizde, YPG saflarında eğitim almış teröristler otobüs duraklarında bekleyen insanları, stadyumdan çıkan insanları, evine gitmeye uğraşan sivilleri acımasızca katlederken, dünya basınının başköşesinde YPG'ye övgüler düzülüyordu. Bu ve benzeri sebeplerle geçtiğimiz yıllar, Türkiye toplumunun Batı zihniyetinden en çok uzaklaştığı zaman dilimine tekabül ediyor olabilir.
Düşünsenize, dünyaca ünlü moda dergisi Elle'de bile "Diren!" başlıklı bir yazı yazılıp, 'özgür dünyanın şerefi'ni temsil ettikleri söylendi. ABD'nin bolca sivil öldürdüğü hava bombardımanları sonrası DEAŞ'tan boşalan yerleri dolduran, kendisinden olmayanları evlerinden kovan, mallarına el koyan, Özgür Suriye Ordusu savaşçılarının naaşlarını kamyon kasalarına yükleyip Afrin'de gezdirerek şov yapan YPG'li teröristler, Batı basınının manşetlerini 'özgürlük savaşçıları' olarak süslediler.
Bu süreçte Amnesty International, Human Rights Watch gibi insan hakları kuruluşları, Henry Jackson Society gibi think tankler YPG'nin iğrenç insan hakları ihlallerine dair raporlar yayınlasa da ses getiremedi. Büyük anlatı hep YPG'nin yanında oldu.
YPG'nin ne olduğuna dair en çok ses getiren iş, BBC'nin videolu haberiyle, Rakka'dan ABD onayıyla çıkmalarına izin verilen 300'den fazla DEAŞ'lının görüntüleri oldu. Ancak ilginçtir ABD basını bu büyük haberi görmezden geldi. Zira yıllardır yutturdukları, DEAŞ'a aman vermeyen YPG mitine uymuyordu. Daha da önemlisi Rakka'daki tüm DEAŞ'lıları öldürecekleri sözü veren DEAŞ'la Mücadele Özel Temsilcisi Brett McGurk'ün sözlerinin şüpheye yer bırakmayacak şekilde yalan olduğunu ispat ediyor olmasıydı.
Türkiye, Afrin operasyonuna başladığından beridir de YPG'ye dair Batı kamuoyundaki tartışmalar artmış durumda. Örneğin Hudson Enstitüsü'nün düzenlediği panelde konuşan Michael Doran'a göre, "Obama yönetimi, PKK'nın Suriye kolu olan YPG ile Ankara'dan gelen tüm ikazlara rağmen büyük bir sahtekârlık içinde işbirliği yaptı. Türkiye'deki Kürtleri bölmeyi amaçlayan bir organizasyon tarafından yönetilen bir Kürt devletiyle ilgili Türkiye'nin endişelerini son derece ciddiye almalıyız. Bu meşru bir endişedir. Bölgede düzen kurarken bölgenin en güçlü ve istikrarlı ülkesi olan Türkiye'nin çıkarlarını göz önünde bulundurmayabileceğimizi düşünüyorsunuz? Hayır. Türkler, Suriye'de bir PKK devleti kurulmasına izin vermeyecektir." Bu sözlerin Washington'ın kalbinde söyleniyor olması önemlidir. Ancak New York Times ve Washington Post gibi ana akım gazetelerin söyleminde herhangi bir değişiklik olduğunu söylemek imkânsız. En son New York Times, Türk Silahlı Kuvvetleri'ne saldıran YPG'li terörist haberini bile "YPG savaşçısı" başlığı ile verdi.
Fakat en azından Almanya ve İngiltere'de PKK destekçilerinin yürüyüşleri ve Türklere yönelik saldırgan tutumları tartışma konusu olmaya başladı. Öcalan posterlerinin taşınmasına Köln Emniyet Müdürlüğü ilk kez açık biçimde yasak getirdi. Ne var ki yolun başındayız. Askerimizin hayatlarını fedâ ederek yaptığı mücadeleyi, biz Batı kamuoyunda ve sokaklarında yeterince haykıramıyorsak bu bizim de eksikliğimizdir. Batı başkentlerinde bulunan tüm vatandaşlarımızın ama daha önemlisi düşünce kuruluşları ve derneklerimizin üzerine bu süreçte ağır bir sorumluluk bulunuyor. Seferberlik ruhunun gereğinin yapıldığını henüz göremediğimi üzüntüyle ifade etmeliyim...