Soyu, şimdilerde Diriliş Ertuğrul dizisiyle bilinirlik kazanan Kayıların Dodurga boyuna uzanırdı. Osmanlı'da Yeniçeri Bayraktarlarından Âlimlere kadar çeşitli vazifeler ifâ etmiş atalara uzanan bir silsilenin evlâdıydı.
Teşvikiye'deki çiftliklerinde ikâmet eden ama İngiliz işgaliyle birlikte, müstevlilere bayrak sallayanlardan iğrenerek, "Gâvur ayağının değdiği yerden ata diyârı Dodurga evlâdır" diyerek Çankırı'ya geri dönen bir sülâlenin torunuydu.
Birinci Dünya Savaşı'ndan Millî Mücadele'ye değin 11 yıl savaşmış Rıza Dedesi, 1950'de İstanbul'a geri döndükten iki yıl sonra dünyaya geldi. Dokuz yaşında dedesinin izini takip ederek İstanbul'a geldi. Geçim derdinden ötürü ortaokuldan fazla okuyamadı ama çalışkan ve azimliydi. İhlaslı bir Müslüman, iyi bir esnaftı. Babası Mustafa Efendi'nin kurduğu dükkânı, Kadıköy'ün en seçkin kuruyemişçisi haline getirdi.
Davası vardı.
İlk hizmete Millî Selâmet Partisi'nin Kadıköy Gençlik Kolları'nda başladı.
1980 darbesinde MSP kapatılınca, dört sene Anavatan Partisi İl delegesi olarak görev yaptı.
Sonra tekrar 'eve', Refah Partisi'ne döndü. Ak Parti kurulunca ilkin Çankırı'da üye oldu, İlçe Meclis Üyeliği yaptı. Ardından Ataşehir İlçe Başkan Yardımcılığına yükseldi ve en son Ataşehir Belediye Meclis Üyesi olarak seçilmişti.
Asalet, vakâr ve zarafet timsaliydi.
Toprağını hiç ihmal etmedi. Köyü Dodurga'nın yeşillendirilmesinden kalkınmasına değin pek çok projede yer aldı veya öncülük etti. Riyâdan nefret eden, sözünün eri ve yiğit bir insandı. Belki de bu yüzden Efe kültürünü çok severdi. Aile içinde kendisine "Dodurgalı Efe" denirdi.
Sessizliğine ses, davasına lider olarak Erdoğan'ı benimsemiş milyonlardan biriydi.
Ömrünün son demlerinde bile memleket meselelerini dert edinirdi. "Kızım, Cumhurbaşkanımız çok yalnız, 'nasılsa bir gün gidecek' diye çoğu elini taşın altına koymuyor" diye efkârlanırdı.
Siyasetten tek kuruş kârı olmadı, hep cebinden harcardı. 15 Temmuz Gazilerini ziyarete hususi giderdi. Burada yaptığı hayırları, okuttuğu öğrencileri yazsam bana çok kızardı.
Ak Parti İstanbul teşkilatınca çok sevilirmiş, cenazede öğrendim. Çünkü yakınlığımızı -yanlış anlaşılmasından çekinerek- pek kimseye söylemezdi.
Keza aynı ahlâka uyarak ben de demezdim. Zaten bu yazıyı da yaşarken yazmama müsaade etmezdi.
Çünkü kalendermeşrep bir gizli kahramandı.
Adı Selâmi Kaplan'dı. Dayımdı!
Rabbim Cennet bahçelerinde kavuştursun.
Cenazede bizi yalnız bırakmayan dostlarımıza, gizli kahramanlarımız teşkilat üyelerine, Ataşehir İlçe Başkanı Mustafa Naim Yağcı'ya, Çankırı Belediye Başkanı İrfan Dinç'e, Üsküdar Belediye Başkanı Hilmi Türkmen, Sultanbeyli Belediye Başkanı Hüseyin Keskin ve Sancaktepe Belediye Başkanı İsmail Erdem'e, hastane sürecinden bu yana yanımızda olan İstanbul milletvekillerimiz Ravza Kavakçı ile Hurşit Yıldırım, Osman Boyraz, Metin Külünk ve M. Ali Pulcu'ya teşekkürlerimizle...