Bilmem dikkatinizi çekti mi ama başlıktaki ifade artık daha gür sesle ifade ediliyor. Hatta 'Ak Parti'ye yakın' titriyle ekranlarda arzı endâm eden bazı kişiler bile bu söylemi dillendirmeye başladı. Önce birkaç başlık:
"Adil Öksüz de ByLock kullanıcısı çıktı."
"Yarbay Ali Tatar'ı intihara sürükleyen savcıda ByLock çıktı."
"Fox TV Haber Müdürü Ercan Gün'ün iki telefonunda ByLock çıktı."
"Gezi kalkışmasında öğrenciyi demir sopayla döven poliste ByLock çıktı."
"Hrant Dink davasının 19 sanığında ByLock çıktı."
Şimdi de diğer başlıklar:
"14 bin kez yaptığı ByLock görüşmesine 'teknik hata' dedi."
"Kullanmadığını iddia ettiği ByLock'taki konuşmaları yüzlerce sayfa."
"ByLock kullanmadım dedi ama şifresi çocuğunun doğum tarihi çıktı."
Buradan çıkan iki sonuç var: ByLock, FETÖ'nün örgüt içi haberleşmeler için özel olarak yazılımını yaptığı ve özgün şifreyle dahil olunan bir aplikasyondur. Ve FETÖ'cüler, kamera görüntülerindeki yüzlerini bile inkâr ettikleri gibi ByLock kullanıcısı olduklarını da sonuna kadar inkâr etmektedir. Takiyeyi bir hayat felsefesine dönüştüren FETÖ'cülerin ifşası için ByLock, bu yüzden elzem bir delildir.
Ancak son dönemde bu hususta yükseltilen itiraz da özetle şöyle: "ByLock, FETÖ'cü bir yazılım ekibince oluşturulmuş bir aplikasyondur. Bu ekibin oluşturduğu, müzik dinlemek veya namaz vaktini öğrenmek için oluşturulan başka aplikasyonlar da vardır ve şayet kişi bu alakasız diğer aplikasyonlardan yüklese bile, o aplikasyon aynı sunucu kullanıldığından ByLock'a sinyal gönderir ve IP'niz üzerinde bir kayıt oluşur. Ancak bu, ByLock'u yüklediğiniz veya kullandığınız anlamına gelmez. Eğer söz konusu kişinin ByLock'u telefonuna indirmediği, herhangi bir şifreyle o aplikasyona girmediği ve yazışmadığı açıkça kanıtlanabiliyorsa, ByLock'a sinyal göndermiş olmanın kendisi tek başına delil olarak kabul edilemez."
Yargıtay 16. Ceza Dairesi'nin, geçtiğimiz aylarda verdiği 'ByLock' kararının gerekçesinde şöyle yazıyordu:
"ByLock iletişim sistemi, somut delillerle kanıtlandığı üzere, FETÖ/PDY silahlı terör örgütü mensuplarının kullanması amacıyla oluşturulan ve münhasıran bu suç örgütünün bir kısım mensuplarınca kullanılan bir ağ olması nedeniyle, örgüt talimatı ile bu ağa dahil olunduğunun ve gizliliği sağlamak için haberleşme amacıyla kullanıldığının, her türlü şüpheden uzak, kesin kanaate ulaştıracak teknik verilerle tespiti halinde, kişinin örgütle bağlantısını gösteren delil olacaktır." Yargıtay'ın bu kararı, hâlen tarihi önemini koruyor. Yukarıda dillendirilen tez de bu kararla çelişmiyor. Ancak mahkemelerde "ByLock'tan sinyal almak tek başına delil olarak kabul ediliyor mudur?" gibi sorular hakkında ilgili kurumların açıklama yapması şart. Devlet bu hususu önceleyip mevzuu vuzuha kavuşturmazsa, mahkemeler kendi başına tahliye kararları almaya başlar. Kamuoyu da gerektiği şekilde aydınlatılmadığı için mesele daha da karmaşık hale gelebilir. O yüzden ilgili kurumlarımızın bu hususta bilgilendirmede bulunması elzem.