"Önce evimize iki kişi girdi. 'Korkmayın, biz sizinleyiz' dediler. Birisi cama yumruk vurup kırdı. Sonra evimiz sarıldı. Sekiz kişi oldular. İçlerinden biri ablama 'Git babana bir bardak su getir. Kalbi sıkışıyor' dedi. Ablam da su getirmeye gittiğinde babama bir kurşun sıktı. Yanındaki diğeri ise 'bir daha, bir daha' diye ikinci kurşunu sıkmasını istedi. Sonra ikinci kurşunu sıkıp, babamın arabasına binerek ellerini, kollarını sallayarak gittiler. Mahallede kimse korkudan dışarı bile çıkamadı. Babamı hastaneye götürecek bir araba bulamadık. Ne olur babamın kanı yerde kalmasın."
Umut'un babasının kanı yerde kalmadı. Babasının katili PKK'lılar geçtiğimiz ay ölü ele geçirildi. Neden mi hatırlattım, geleceğiz.
Türkiye'nin tamamen kendi özgün imkânlarıyla üretilen İnsansız Hava Araçları ve Silahlı Hava Araçları sayesinde, şimdiye dek 3.000 PKK'lı etkisiz hale getirildi. Mehmetçiğimizin teröristle birebir çatışmaya girmesine gerek kalmadan, nerdeyse sıfır can riskiyle pek çok teröristin etkisiz hale getiriliyor olması ise doğal olarak PKK'yı çıldırtıyor. Ne var ki, aynı zamanda Kılıçdaroğlu CHP'sini çıldırtıyor.
Kılıçdaroğlu, iki hafta önce Hakkâri kırsalında, SİHA'larla yapılan operasyonda etkisiz ele geçirilen PKK'lılar için 'piknikçi' diyerek öldürülenlerin 'sivil' olduğunu iddia etmişti. Yapılan otopsi sonucunda öldürülen teröristlerin bölge sorumlusu 'Piro Amed' kod adlı Abdullah Sönmez ile 'Cemal' kod adlı Yunus Öztürk isimli PKK'lılar olduğu kesinleşti. Piro Amed, Oğul köyü kırsalında Özel Harekât Polisi Muhammet Ali Mevlüt Dündar ile Çukurca yolu üzerinde Piyade Yüzbaşı Murat Üçöz'ün şehit edilmesinin baş sorumlularından biriydi. Ayrıca olay yerinde, pardon 'piknik alanı'nda, el bombaları ve Kalaşnikoflar da bulundu. İşte ülke anamuhalefetinin devlete saldırdığı konu ve içler acısı hali...
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, sonunda dayanamadı ve şöyle haykırdı: "Şehir içinde, bir sivil vatandaşı infaz etmenin bilgisini, görgüsünü, takibini, keşfini kim veriyor bu teröristlere? (Kılıçdaroğlu'nun) bu sivil dediği insanlar. Onlar sivil falan değil. Onlar keşif yapıyorlar. Kaymakam şu saatte giriyor, şu saatte çıkıyor. Belediye Başkanı bu saatte giriyor. Şu korucu şu saatte çıkıyor. Elektrik İdaresi'nin arabası şu saatte işyerinden çıkıyor. Halk tarafından sevilen öğretmen bu saatte evinden çıkıyor, bu saatte evine giriyor. Bizim Aydın Ahi'mizi nasıl öldürdüler? Bizim Aydın Muştu'muzu nasıl öldürdüler?"
Soylu'nun bahsettiği kişiler, 2016'da PKK tarafından infaz edilen AK Parti Özalp İlçe Başkan Yardımcısı Aydın Muştu ve bu yıl içinde yine PKK tarafından katledilen AK Parti Özalp İlçe Başkan Yardımcısı Aydın Ahi... Girişte okuduğunuz tanıklık da Aydın Muştu'nun oğlu Umut'a ait. PKK, AK Partilileri tek tek şehit ederken gıkı çıkmayan CHP'nin, cenazelerine gönderdiği çelengi kabul etmedi diye şehit ailesine bile dava açabilen Kılıçdaroğlu'nun SİHA'lara karşı gürlemesi gerçekten kanıma dokunuyor. Ya sizin?