İmam dövmenin, polis öldürmenin, cami taşlamanın serbest olduğu bir hukuk düzeni olabilir mi?
Darbe gecesinden başlayalım. İzmir Narlıdere'deki Yalvaç Camii'nin imamı Mehmet Kuzgun, gece 01.30 sıralarında, meslektaşı on binlerce imam gibi halkı darbeye karşı durmaya çağırmak için sâlâ okuyor. Sâlâ biter bitmez, içeri biri erkek, ikisi kadın üç kişi hışımla giriyor. Güvenlik kamerası görüntüsüne göre, imam Kuzgun'u kadın elindeki kocaman taşla, erkek de yumruklarıyla darp ediyor. Kadın, caminin içerdeki camlarını da kırıyor. Kamera o açıyı alamıyor ama girerken dış camları da kırmışlar. İmamı tartaklarken de, bir yandan da Cumhurbaşkanı'na galiz küfürler ediyorlar.
Görev halindeki memura saldırı, kamu malına zarar, halkı kin ve düşmanlığa tahrik, darbeye destek... Ne ararsan var! Ama olmaz denilen oldu ve CHP'li Urla Belediye Meclisi Üyesi Lütfü Özbey'in çocukları olduğunu öğrendiğimiz üç saldırgan, mahkemeden serbestçe ellerini kollarını sallayarak çıktılar. Üstelik camiye ve imama saldıran bu vandallara sahip çıkmak için CHP milletvekilleri Nurettin Demir ile Musa Çam mahkeme salonunda hazır bulundu! Bu vicdansızlık, CHP bundan sonra ne vakit hayat tarzının kutsallığından, partizanlığın kötülüklerinden, dinden, imandan bahsetse hatırlanacak olan bir vesika olarak hafızalara kazınmıştır. Darbe gecesi benzer şekilde darp edilen 60 Diyânet görevlisi varken, onlara sahip çıkmak da en çok Ak Partili vekillerin vazifesi olsa gerek.
Yine Sinan Çetin'in oğlu Rüzgar Çetin'in, alkollü araç kullanırken sebep olduğu kazada bir polisi öldürmekten yargılandığı davada tahliye edilmiş olması, geçtiğimiz hafta mağdur ailenin şikâyetini geri çekmiş olması, mahkeme heyetinin karara az kala değiştirilmiş olduğundan bahsedilmesi gibi durumlar da toplumdaki adalet duygusunu fena halde zedeliyor.
Dünkü köşesinde Fuat Uğur, diğer bazı kararları hatırlatarak hâkimlerin motivasyonunu sorguluyordu:
"İlk örnek bir taciz davasının kararı. Silivri Ağır Ceza Mahkemesi Hâkimi, 12 yaşındaki bir çocuğu defalarca taciz eden 73 yaşındaki sanığı serbest bıraktı. Gerekçesi ise Anayasa Mahkemesi'nin iptal ettiği, '15 yaşın altındaki çocuklara her türlü cinsel davranışın istismar sayılacağı' hükmüydü ve yasa koyucunun ülkenin yoğun ve acil sorunları nedeniyle bunun yerine konulacak düzenlemeyi ne zaman yapacağının bilinmemesiydi.
Demek ülkemizin yoğun ve acil sorunları...
Tuhaf değil mi?
Diğer kamikaze de Hatay'dan:
Hatay 2. Ağır Ceza Mahkemesi Hâkimi, MİT'in şifrelerini kıran ByLock aplikasyonunu kullandığı belirlenen bir FETÖ şüphelisiyle ilgili iddianameyi aşağıdaki gerekçeyle reddetmiş:
'FETÖ'nün terör örgütü olması için BM Güvenlik Konseyi ve Bakanlar Kurulu kararı gereklidir.'
Başüstüne, emriniz olur.
Kısacası 'Neden tetikte ve diken üzerinde durmalıyız' meselesini hiç hafife almamalıyız."