Geçtiğimiz cuma günü, paralel yapıya ait internet sitelerine, "Mehmet Özhaseki'den dikkat çeken açıklama" başlığı ile bir haber düştü.
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı olan Özhaseki, paralel yapının en etkin ve güçlü olduğu şehirlerden biri olan Kayseri'de yaptığı bir konuşmada, "Paralel yapı fabrika ayarlarına dönerse, mücadele sona erer" demişti. Gözlerime inanamadım, paralel yapının sıkça yaptığı yalan haberlerden biri olduğunu düşündüm. O yüzden konuşmanın videosunu da buldum ve izledim. Haber doğruydu. Öyleyse bu açıklamadan ne anlamalıyız?
Genel Başkan Yardımcısı sıfatını taşıyan birisi, paralel yapıyla mücadelenin bitme imkânı olarak 'fabrika ayarları'na dönmesinden bahsediyor. Yani yargıdaki hakim-savcı yapılanması, emniyetteki polis yapılanması bile hâlen temizlenmemiş olan, devletin kim bilir başka hangi kurumlarında peydahlanmış bulunan, yayılma stratejisi zaten "yalan-takiye-iftira" üzerine bina edilmiş olan, telefon kayıtlarından yatak odalarına ihlal etmedikleri mahremiyet kuralı kalmayan, CHP'nin eski lideri Deniz Baykal'a ve MHP'nin üst yönetiminden 11 kişiye makamını bıraktırıp iki partiye de hücum eden, liderini CIA'in kolladığı ve barındırdığı bir yapı Allah aşkına nasıl 'fabrika ayarları'na dönebilir?! 'Fabrika ayarlarına döndük' deyip bir adım geri çekilirlerse, mücadeleye son verecek bir AK Parti, Türkiye'nin istikbalini kendi eliyle teslim etmiş olmayacak mıdır?
Cumhurbaşkanı bu hususta devletin tüm organlarını ve halkı teyakkuza geçirmiş bulunurken, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı'nın yaptığı bu açıklama ne anlama gelmektedir?
Son günlerde bazı paralel yazarların, "Ey AK Partili kardeşim" üslubuna döndüğünü de yeri gelmişken belirteyim. O hitaplarda ise genelde, Ergenekon'un 'aklandığı' için geri döneceği ve bu yüzden kendileriyle işbirliği yapılması gerektiği iması yer alıyordu.
Cumhurbaşkanı'nın 'o zat' dediği ve 'paralel yapı' için cübbesini yeniden giymeyi istediğini söyleyen kişinin de son açıklamasında Yargıtay'ın Ergenekon kararına binaen, Cumhurbaşkanı'na, "Savcısıyım diyen konuşsun" şeklinde saldırgan bir gönderme yaptığını da ekleyelim.
"Neler oluyor?" diye sormamak elde değil...