Paralel yapı, hukukî mücadele çerçevesinde sıranın kaçınılmaz olarak Zaman gazetesine geleceğini biliyordu. Hatta doğruysa dün, Zaman'a ait olan binanın geçen sene satıldığı ve altı aydır da kirayı ödemedikleri bilgisi, "Devlete nasıl borç taktık" şeklinde sevinen paralel hesaplarca dolaşıma sokuldu. Zaten bir yılı aşkın süredir Zaman'a hiçbir 'yüksek profilli' haber yaptırılmadı. Köşelerden darbe iması yapıldı, "NATO müdahale etsin" çağrıları yapıldı, nükleer silah ürettiğimiz bazı meczuplarca yazıldı ama gazete kimliğini ön plana çıkaracak iftira haberciliğini Zaman, Cumhuriyet'e devretti.
Nasıl ki rejimi kuran partiyi Kılıçdaroğlu ve paralel yapı işbirliği ile dar ve radikal mezhepçi bir kliğe indirgediler, rejimin gazetesi Cumhuriyet'i de paralel yapının yeni operasyonel üssü yapmayı başardılar. Cumhuriyet, 'Kandil'dekiler yere izmarit bile atmayan ekolojistler' haberlerinin çıkabildiği, polise bombalarla saldıran DHKP-C'li teröristleri "iki kadın" öznesiyle sunabilecek ama Mustafa Balbay'ın yazdırılmadığı bir gazete haline böylece getirildi.
Şimdi aynı 'yeni CHP' teranesini, 'yeni MHP' şeklinde Bahçeli muhalifleri deniyor. Bahçeli'nin açıklamalarını küçücük görüp, muhalifleri yücelten medya organlarına dikkat edin.
Doğan Medya'nın dönüşümü
HDP'nin barış havarisi imajının fos olduğu 6-8 Ekim Kıyımı'nda ortaya çoktan çıkmıştı. Bu imajın, 7 Haziran'a varmadan acilen tamir edilmesi gerekiyordu. Bu hususta başat rolü Doğan Medya oynadı. Hakkını verelim, en canla başla uğraşan da Ahmet Hakan'dı. HDP'lileri geniş şekilde programında ağırladı. Selahattin Demirtaş'ın 6-8 Ekim cinayetlerini aklarken döktüğü terleri, ona saz çaldırdığı programında itinayla sildi. 7 Haziran sonrasında da Kandil'in 'Saray'ın askeri/ polisi' şeklindeki iğrenç söylemini normalleştirmek adına "Ama halk böyle düşünüyor, ne yapalım" tarzında yazılar döşendi. Şimdi kalkmış, tam da 1 Kasım sonrası patronu hükümetle barışmaya çalışırken HDP'yi yerden yere vuran yazılar yazıyor. Sıfır utanma, sıfır özeleştiri. Yine eleştirsin, anladık da bu 'artizliği' kime, onu çözemedik.
Doğan Medya'daki dönüşüm sadece Hakan'la ilgili değil elbette, o bir semptom. Mirgün Cabas'ın işten çıkarılışı yine bu dönüşümün göstergelerinden. Cabas, adliye basan teröristlerce başına silah dayanmış rahmetli Savcı Kiraz'ın fotoğrafının şoku yaşanırken, Savcı'nın akıbeti için endişelenilirken, "Bu eylem nasıl biterse bitsin, çıkarılacak ders: Çocukları öldürmeyecek, anneleri yuhalatmayacaksınız" yazabilmişti. DAEŞ'in bir ABD'li savcıyı bu şekilde esir aldığını ve herhangi bir ABD'li gazetecinin bu terörden ders çıkardığını hayal edin. Bırakın aynı gün kovulmayı, halk içine çıkması bile bir süre mümkün olmazdı.
Doğan Medya'daki değişimi, %49.5'lik balans ayarına borçluyuz. Bir gün iktidara sonuna kadar muhalif ama teröre de karşı duran bir medyamız olursa, 1 Kasım'ın nasıl bir kırılma noktası olduğu daha net anlaşılacaktır.