Türkiye'nin en iyi haber sitesi
NİHAT HATİPOĞLU

Büyük Rus yazar Tolstoy’un İslam ve Peygamber hayranlığı

Rusya yazarlarının en önemlerinden biri olan Lev Nikolayeviç Tolstoy hayattayken dünyanın en ünlüleri arasında yer aldı. Tolstoy hayatının bir döneminde İslam ve Hz. Muhammed'le 1903 yılında Sühreverdi'nin Hindistan'da basılmış olan "Hz. Muhammed Hadisleri" adlı çalışmasını gördü. Bu hadisleri okuyan Tolstoy son derece etkilendi. Ve bu hadislerden özellikle adalet ve affedicilik temalı olanlar için, "Bu ilahi kelimeler her türlü din ehli için gereklidir" dedi.
Tolstoy, 1908 yılında Fatih Murtaza'ya bir mektupla beraber Efendimizin hadislerini derlediği kitabını gönderdi. O kitabının yayınlanmasını istiyordu. Ancak Çarlık Rusya'sında bunu yapmak hayli zordu. Tolstoy gibi edebiyat dünyasının bir devinin Hz. Muhammed'e olan bu hayranlığı başlı başına bir olaydı. Nitekim ilk zamanlarda bu kitabın baskısına müsaade edilmedi. Lev Tolstoy, Çarlık Rusya'sında 1909'da diğer eseriyle beraber bu eserini de yayınladı. Böylece Rus okurlarını Hz. Muhammed'le (SAV) tanıştırdı.
Cenazesinde 2 milyon kişinin yer aldığı büyük bir insanın İslam'ı ve Peygamber'i övmesi elbette Rusya'da bir şok dalgası oluşturdu. Ancak bu eser beraberinde bir yasak da getirdi ve uzun süre gizlendi. O dönemde bu eseri bastıracak bir yer bulunamadı. Bütün yayınevleri kapılarını bu esere kapattılar. Nihayet 1979 yılında bu eserin basılmasına müsaade edildi. Dünya çapında yankısı oldu. Tolstoy "fakirlik, adalet, eşitlik" temalı hadisleri seçmiş ve yaşadığı coğrafyaya mesaj vermişti.

İSLAM'I TAVSİYE ETTİ
O bununla gerçek adalet, hakkaniyet, eşitlik, fedakârlık, insana saygı ve sevginin adresinin İslam olduğunu deklare etmiş oluyordu. Bu sözlerin (hadislerin) Hz. Peygamber'in ağzından çıkması Tolstoy'u daha da etkiledi. O, Hz. Muhammed'in tanınmasını istiyordu. 1828 yılında doğan Tolstoy 1910'da vefat ettiğinde belki en anlamlı eserini -tavrını- gösterdiğini fark edememiştir. Dünyanın en büyük romancılarından olan Lev Tolstoy birçok yazarı da etkiledi. Rusya'da 180 yazarın Hz. Muhammed'le ilgili şiir yazdığını ifade etsem belki konuyu biraz olsun aktarmış olabilirim.
Tolstoy şöyle diyordu: "Bunu söylemek ne kadar tuhaf olsa da benim için Muhammedilik, Hıristiyanlıktan mukayese edilemeyecek kadar yüksekte duruyor. Eğer insan seçme hakkına sahip olsaydı aklı başında her kişi şüphe ve tereddüt etmeden Muhammediliği, tek Allah'ı ve O'nun Peygamber'ini kabul ederdi." Tolstoy, kendisiyle mektuplaşan Yelena Vekilova'ya (ki bu Türk asıllı bir generalin esiridir) ve çocuklarına İslam'ı tavsiye etmiştir. Dünyanın dört bir yanında çevre ve mahalle baskısına dayanamayıp Müslümanlığını açıklayamayan binlerce bilim adamı veya sade insan vardır. Ünlü Rus yazar Tolstoy'un bu kayıp ve gizlenen risalesi belki bütün bu insanlara tercüman olmuştur. Şimdi Tolstoy'un derlediği Efendimize ait hadislerin birinci bölümünü veriyorum.




TOLSTOY'UN DERLEDİĞİ HADİSLER
"Hurma ağacının altında uyumuş olan Hz. Muhammed uyandığında, elinde bir kılıçla başucunda dikilen biri bekliyordu, 'Ey Muhammed, seni benden kim kurtaracak?' dedi. Hz. Muhammed, 'Allah!' diye cevap verdi. Dü'sûr adındaki o adamın kılıcı birden yere düştü. O kılıcı Resulullah aldı ve 'Asıl şimdi seni benden kim kurtaracak?' dedi. Dü'sûr, 'Hiç kimse!' diye cevapladı. Resulullah onu serbest bıraktı ve 'Kalk işine git' dedi. Dü'sûr: 'Sen benden daha hayırlısın.' Resul-i Ekrem, 'Ben buna senden daha hak sahibiyim' dedi. Dü'sûr, 'Ben de Allah'tan başka ilah olmadığına ve senin Allah'ın Resulü olduğuna şehadet ediyorum' diyerek Müslüman oldu. Ve Hz. Muhammed'in de en sadık arkadaşlarından biri oldu."
"Allah'ım, sana olan sevgimi bana bağışla. Sevdiklerinin sevgisini de kalbime koy. Öyle yap ki, ben senin sevdiğin işlerin uygulayıcısı olayım. Öyle yap ki, senin sevgini benim için, bana, aileme ve servetime olan sevgimden üstün eyle." "Allah'ım! Senden sevgini ve seni sevenlerin sevgisini ve senin sevgine beni ulaştıracak ameli istiyorum. Allah'ım! Senin sevgini nefsimden, ailemden, malımdan, soğuk sudan daha sevgili kıl."
"Hakikat, insanlar için ne kadar acı olsa da hakikati söyleyin!"
"Din kardeşin zalim de mazlum da olsa ona yardım et." Bir adam, "Ya Resulullah! Kardeşim mazlumsa ona yardım edeyim ama zalimse nasıl yardım edeyim, söyler misiniz?" dedi. Resul-i Ekrem, "Onu zulümden alıkoyar, zulmüne engel olursun. Şüphesiz ki bu ona yardım etmektir" buyurdu.
"Kim bir hayır işlerse, ona onun on misli vardır veya daha da artırırım. Kim bir kötülük işlerse ona da onun misli vardır. Ya da tamamen affederim. Kim bana bir karış yaklaşırsa, ben ona bir arşın yaklaşırım; kim bana bir arşın yaklaşırsa, ben ona bir kulaç yaklaşırım. Kim bana yürüyerek gelirse, ben ona koşarak varırım. Kim bana hiçbir şeyi ortak koşmamak şartıyla dünya dolusu günahla gelirse, ben kendisini o kadar mağfiretle karşılarım." (Bu bir Hadis-i Kudsi'dir. Hadis-i Kudsi: Manası Allah'a, ifadeleri Peygamberimize ait olan sözdür.)
"Allah Teâlâ'nın en hoşuna giden şey, insanın, kendi çalışmasıyla elde ettiği azıcık kazancından gücü yetmeyenlere yardım etmesidir."
"Hiçbir kimse öfkesini yutmaktan daha güzel bir içecek içmemiştir."
"Cehennem, nefse hoş gelen şeylerle kuşatılmış; cennet ise nefsin istemediği şeylerle çepeçevre sarılmıştır."
"Çok fazla yiyip içerek kendi kalbinize yüklenmeyin."
Allah Teâlâ buyurur: "Ben, gizli bir hazine idim. Bilinmek istedim ve insanı yarattım."
"Allah Teâlâ bazı şeyleri farz kıldı, onları ihmal etmeyin. Bazı günahlara yaklaşılmaması için sınırlar koydu, o sınırları aşmayın. Bazı şeyleri haram kıldı, o haramları çiğnemeyin. Bazı şeyleri de unuttuğu için değil, size olan merhameti sebebiyle dile getirmedi, onları da araştırıp kurcalamayın."
"Kim Allah'ın yarattıklarına karşı merhametli olursa, Allah da ona merhametli olur. İnsanların iyilik ve kötülüklerine bakmayarak onlara iyilik et. Başkalarına iyilik yap ki kötülüklerine engel olasın."
"Hz. Muhammed'e sordular: 'Dinin esası ne üzerine kurulmuştur?' O da şöyle cevap verdi: Kendiniz için istediğinizi başkaları için de isteyin; kendiniz için istemediklerinizi başkaları için de istemeyin."
"Bir adam, 'Sırat-ı müstakim (doğru yol) nedir?' diye sordu. İbnu Mes'ud, Hz. Peygamber'in ona verdiği şu cevabı aktardı: 'Hz. Muhammed, bizi sırat-ı müstakimin bir başında bıraktı. Bunun öbür ucu ise cennete ulaşmaktır. Bu ana yolun sağında ve solunda başka tali yollar da var. Bunlardan her birinin başında bir kısım insanlar durmuş, oradan geçenleri kendilerine çağırıyorlar. Kim bu yan yollardan birine saparsa, o yol onu ateşe götürecektir. Kim de sırat-ı müstakime (Peygamber'in yoluna) giderse, o da cennete ulaşacaktır.' İbni Mesud bu açıklamayı yaptıktan sonra şu âyeti okudu: İşte bu benim sırat-ı müstakimimdir, buna uyun. Başka yollara sapmayın, sonra onlar sizi Allah'ın yolundan ayırırlar..."
"Her Müslüman'ın sadaka vermesi gerekir" buyurdu. Kendisine "Ya bulamayan olursa?" diye soruldu. "Eliyle çalışır, hem şahsı için harcar hem de sadaka verir" cevabını verdi. "Ya çalışacak gücü yoksa?" diye soruldu. "Bu durumda, sıkışmış bir ihtiyaç sahibine yardım eder" dedi. "Buna da gücü yetmezse?" dendi. "İyiliği veya hayrı söyler" dedi. "Bunu da yapmazsa?" diye tekrar sorulunca, "Kendini başkasına kötülük yapmaktan alıkoyar; çünkü bu da bir sadakadır" buyurdu.
Vâbısa İbni Mabed diyor ki, Resul-i Ekrem'in huzuruna varmıştım. Bana, "İyiliğin ne olduğunu sormaya mı geldin?" dedi. "Evet" dedim. O zaman şunları söyledi: "Kalbine danış. İyilik, kalbin uygun gördüğü ve yapılmasını onayladığı şeydir. Günah ise içini tırmalayan ve başkaları sana yap diye nice nice fetvalar verse bile içinde şüphe ve tereddüt uyandıran şeydir."
"Mülayimlik ve itaat, imanın alametleri; boşboğazlık ve cerbezeli konuşmalar ikiyüzlülüğün alametleridir."
"Zalimlerle birlikte olmaktansa kendi başına, yalnız kalmak daha iyidir. Kendi kendine olmaktansa hayırlı insanlarla birlikte olmak daha iyidir. İlim öğrenmek isteyene ilim öğretmek susmaktan iyidir. Boş konuşmaktansa susmak iyidir."
"Herkesin ameli, onun davranışlarındaki niyetine göre değerlendirilir. (Ameller niyetlere göredir.)"
"Allah Teâlâ, kendi kazancıyla yaşayanları, kendisine dost yapar."
"Gerçek üzere olan o kimsedir ki, kötülüğe karşı sabırlıdır ve kırılmayı unutur."

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA