Bir seçim yaptık. Hem cumhurbaşkanlığı hem de parlamentoyu belirlemek için sandığa gittik. Halk kendi hür iradesiyle tercihini yaptı. Kim neye inanıyorsa öyle hareket etti. Sonuçlar da ortaya çıktı. Malumunuz, cumhurbaşkanlığı seçimi ikinci tura kaldı. Parlamentoyla ilgili sonuçlar ise kesinleşti. Buraya kadar her şey normal mecrada gerçekleşti. Dileriz ikinci turda her şey ortaya çıkar ve milletimize hayırlı olanı Allah nasip eder.
'AYIP, BİN KEZ AYIP'
Ancak seçim gecesinden, daha doğrusu sonuçlar belli olduktan sonra birtakım sosyal medya mecralarında öyle paylaşımlar, hakaretler, saldırılar, aşağılamalar, lanetler, küfürler, seviyesiz yorumlar yapıldı ki izahını yapmak mümkün değil! Aman ya Rabbi! Bunca nefret, bunca tehdit, bunca hakaret nerede depolandı? Nereden ve nasıl servis edildi. Hakikaten akıl alacak gibi değil. Neticede bir seçim yapılıyor; kazanan olacak, kaybeden olacak. Halkın tercihi neyse o gerçekleşecek. Eğer bu tercih ve irade kabul edilmeyecekse o zaman sandık niçin konuldu?
Birileri istedikleri sonuç sandığa yansımadı diye deprem bölgesindeki insanlara saldırmaya başladı. Bu insanları çok ama çok yaraladılar. "Sizin için gözyaşı döktüm. Gözüm kör olsun" diyen mi ararsınız, "Lanet olsun yaptığı iyiliğe" diyen mi ararsınız, "Daha beter olun" diyen mi ararsınız, "Bir daha depreme yakalanın" diyen mi ararsınız!.. Daha ne seviyesiz sözler, saldırılar, küfürler.
Beyler, bayanlar ne oluyor? Bu insanlar bunca hakareti hak edecek ne yaptılar. Sizin tercih ettiğiniz siyasi görüşe oy vermedi diye bu sözleri söyleme hakkını nereden buldunuz? Siz Allah ve vicdan için mi iyilik yaptınız yoksa siyasi beklentilerle mi? Mazlumun dinine, ırkına, aidiyetine bakılmazdı hani. Ayıp, bin kez ayıp!
Hani milletin iradesine saygı duyacaktık. Hani kardeşçe, birlikte yaşama sanatı geliştirilecekti. Hani herkesin görüşü, iradesi, beyanı kutsaldı. Hani kem söz sahibine aitti. Hani sövene dilsiz gerekti. Hani kardeştik. Hani profesör ile ilkokulu mezunu bir insanımızın oyu eşitti. Bu yazdıklarımızın siyasetle ilgisi yok, insanlıkla ilgisi var. Terbiyeyle ilgisi var. Vicdanla, inançla ilgisi var. İnsan olmakla ilgisi var.
KÜFÜRBAZ YAPMA PROJESİ
Birkaç yılda üslubumuz, tarzımız, dilimiz değişti. Kahreden, küfreden, insani yorumlardan nasipsiz bir tarz gelişti. Bu elbette bir projedir. "İnsansızlaştırma, küfürbaz yapma, saygısızlaştırma, kardeşlik duygusundan uzaklaştırma" projesi. Maalesef bu tezgâh binlerce kişiyi pençesine aldı. Bu her şeye ve herkese küfretme kendinden olmadı. Blok blok, trollerle yayıldı. Bizim en güçlü yanımız kardeşliğimizdi; ona saldırdılar. En güçlü yanımız yardımseverlikti; ona hücum ettiler. En güçlü yanımız saygıydı; onu yıprattılar. Kadına, aileye, çocuklara, ölmüşlere dil uzatılmazdı; ama bütün bunlar çiğnendi. İğrenç tweet'ler paylaşıldı. Bunun seçim ve geçimle değil rezillikle ilgisi var. En güçlü yanımız aileydi; onu silkelediler. Mesele göründüğü gibi sığ değil. Deprem faciası yaşayanlara hakaret eden kişiler unutmayın: "Gönlü yaralı olana gülle dokunsan yine can acır." Bu sözü unutma. Bir gün senin de canın yanabilir.
HER ŞEY ÖNÜNÜZE KONULACAK
Bu tür insanlara yararı olur mu bilmiyorum, ama ben yine de arz edeyim: Taif'te Hz. Peygamber (SAV) taşlandı. İman, İslam, vicdan, tolerans bilmeyen paganlarca. Şehirden çıkıp bir bağın gölgesinde oturdu. Yaralı ve gönlü kırıktı. Dağlara hükmeden melek, Cebrail'le indi ve sordu: "Arzu ediyorsan Taif'in altını üstüne getireyim." "Hayır, ben helak için gelmedim, istemem" buyurdu Allah'ın Resul'ü.
Uhud'da dişi kırıldığında "Lanet et" dediler. "Allah beni lanet edici göndermedi" buyurdu. Geleneğimize, dinimize, edep ve adabımıza itibar edenin dilinde ve kaleminde lanet olmaz. Kısacası, bizden hatırlatma... Mezarınızda tek yatacaksınız. İsteseniz de, istemezseniz de günün birinde yolcu olacaksınız. O gün her şeyi bize hatırlatılacak. Bu kızgın ve saldırgan yorumlarınızı sizler çoktan unutacaksınız. Ama amel defteri ve hesap terazisi unutmayacak.
***
İyilik başa kakılmaz
Kur'an, gösteriş için bağışta bulunanın çirkin iş yaptığını söylüyor: "Malını insanlara gösteriş yapmak için harcayan kimse gibi sadakalarınızı başa kakmak ve incitmek suretiyle boşa çıkarmayın..." (Bakara/264). İslam âlimleri, verilen bir sadakayı geri istemeyi "kusmuğu yalamak" olarak yorumlamıştır. İyilik yapıldığında bunu siyasi ranta dönüştürmeye çalışmak, yapılan iyiliğin karşılığını beklemek son derece çirkindir.
Lanet etme
"Herhangi bir insanı belirleyerek ona lanet etmek tehlikelidir. Elinden geldikçe sakın." (İmam Gazali)
Ünlü kişilerin açıklamaları
Şu veya bu vesileyle tanınan, ünlenen insanlar var. Böyle kişiler her meslek grubu içinde bulunabilir. Toplumun önemsediği bu kişilerin, önemli dönemeçlerde toplumun yararına, birliğine yönelik açıklamalar yapmaları beklenir. Ancak son dönemde halka yönelik son derece çirkin ve aşağılayıcı birçok beyanın maalesef bazı ünlü kişilerden çıktığını görüyoruz. Toplumu şu veya bu gerekçeyle aşağılıyorlar. Kutsalları önemsemiyorlar.
Bu kişilerin de kendilerini sorgulaması gerekir. Elbette kanaatlerini açıklarlar; ama bunun belli bir saygı ve edep çerçevesinde olması gerekmiyor mu? Dilini ve kalemini temiz kullananları tenzih ederim elbette. Bazıları kendini özel zannediyor ve halktan üstün görüyor. Bu kibir ve saygısızlık insana onur getirmez.
Ahiret gününe iman ne demektir?
Ahirete iman konusu inançla ilgili bir meseledir. İmanın 6 şartından biridir. Bunun teferruatı şöyledir: Bizler öldükten sonra "berzah" denilen âleme geçeceğiz. Nihayet zamanı gelince kıyamet kopacak. Kıyamet koptuktan sonra Allah'ın iradesiyle yeniden dirilme olacak ve herkes hesaba çekilecek. İşte bu herkesin ne yaptığının ortaya çıkacağı, adalet terazisinin kurulacağı, sırat köprüsünün yerleştirileceği, amel defterlerinin kişilere verileceği ve nihayet cennet veya cehennemin ayrıştırılacağı güne "ahiret günü" diyoruz. Ahiret gününü inkâr eden dinden çıkmış olur.
Put, sadece taş ve tahta benzeri şeylere tapınmak mıdır?
Put, her ne kadar taş, tahta veya benzeri malzemeden yontulmuş, tapınmak için dikilmiş heykel benzeri sahte ilahlara denilse de "şirk" anlamına gelen ve kişiyi Allah'tan uzaklaştıran her şeye "put" denir. Allah'a ortak kılınan her şey puttur. Azgın nefis puttur; tapınılan şan, şöhret, mevki, makam, para, güç birer puttur. Allah'ın güç ve kudretini başkasında vehmetmek putçuluktur.
Bir Müslüman'a yaptığı bir hatadan dolayı kâfir denir mi?
İslam hukuk ve kelam âlimleri, büyük günah işleyen bir Müslüman'ın işlediği bu günahı meşru görmedikçe kâfir olmayacağını söylerler. Büyük günah kişiyi "fasık", yani "günahkâr" kılar, ama dinden çıkarmaz. Bir Müslüman'ı herhangi bir günahından ötürü din dışı ilan etmek sakıncalıdır. Efendimiz (SAV) şöyle buyuruyor: "Biriniz Müslüman kardeşine 'Ey kâfir' derse bu söz ikisinden birine döner. Kâfir denilen kişi bunu hak etmişse söz ona gider. Aksi halde söz söyleyene döner." (Müslim). Bu hususta birçok hadis mevcuttur. Bu kelimeyi kullanırken dikkat etmek lazım. Kıble ehli tekfir edilmez. Bizim genel kurallarımızdandır.