Hak senden razı oldu mu, gerisini düşünme. Sen O'nun rızasına uygun hareket ediyorsan akıbetini O'na teslim et. Buna din dilinde "hakkaniyet" demişlerdir. Hakkaniyet; doğru, isabetli ve adaletli bir sonuca varmaktır. Hakkaniyet, insaf ve merhamet bir araya geldi mi akıbet iyi olur. Kur'an hakkaniyeti, Allah'a uymakla tarif eder. Hakkı sahibine vermek, doğrudan ayrılmamak, hakkı ölçü almak, sonuçta adaleti getirir.
Hak sabit bir ölçüye dayanır. Sübjektif değildir. 100 tane hak olmaz. Tek hak olur. O da hakka bağlılıktır. Bu dünyada hakka bağlanmayan, türlü hesap yapan, şeytanı razı eden, nefsine mağlup olan hakkı bulamaz. Hakkı razı etmeyenden melekler de razı olmaz. Hakkı razı edenden melekler de razı olur. Meleklerin razı olduğundan halk da razı olur.
KURTULUŞA ERENLER
Hakka bağlanmak yetmiyor. Bir de onu anlatmak gerekiyor. Asr Suresi'nde emredilen budur. Ve kurtuluşa erenler de bunlardır: "Asra yemin olsun ki insan kayıptadır. İman edip salih amel işleyenler ve birbirlerine hakkı ve sabrı tavsiye edenler hariç." (Asr Suresi).
Son söz, sözü bilenindir: "Allah bes, baki heves." Yani Allah yeter, başkası ve başkaca duygular geçici oyalanmadır. Şairin dediği gibi; var biraz da sen oyalan. Dünya bir oyun ve oyuncak değil mi zaten?
KARISINI DÖVENİN HASMIYIM
Efendimiz (SAV) şöyle buyurdu: "Allah'ın şerefli kulları olan kadınları dövmeyin. Hanımını dövenin kıyamette hasmı benim. Hanımını döven, Allah'a ve Resul'üne asi olur."
Yine Hz. Peygamber (SAV) şöyle dedi: "Kendi yediğinden hanımına da yedir. İhmal etme. Kendi giyindiğin gibi ona da (güzel elbise) giydir. Sakın hanımına yüzünü ekşitme. Hanımına kaşını çatma. Ve sakın onu dövme."
GÜLÜ İNCİTME
İstediğin kadar kokla ama sakın gülü incitme. Dilediğin kadar sesine kulak ver ama bülbülü incitme. Kızsan, darılsan da, hatta incinsen de insanı incitme. Razı olmadığın huyu olsa da evladını incitme. Sana bu yıl meyve vermese de sakın ağacı incitme. Bazen seni tedirgin etse de kalbini incitme. Tırmalasa da bazen seni kediyi, köpeği incitme. Biliyorsun çok kısadır bu ömür, öyleyse ömrü incitme.
ÜSTÜN AHLAK 10 KISIMDIR
1- Doğru konuşmak.
2- Düşmandan kaçmamak.
3- Muhtaca el uzatmak.
4- İyiliğe karşı iyilik yapmak.
5- Emanete ihanet etmemek.
6- Akrabalarla ilişkiyi kesmemek.
7- Komşuya eziyet etmemek.
8- Arkadaştan gelen kötülüğe tahammül etmek.
9- Misafirleri iyi karşılamak.
10- En büyük ahlak ise hâyâ (utanma) duygusudur.
(Camiu's-Sağir)
FUDAYL'İ AĞLATAN ŞEY
Tasavvuf büyüklerinden Fudayl bin Iyaz'ı ağlarken gördüler. Sordular: "Fudayl, neden ağlıyorsun?"
Şöyle cevap verdi: "Bana zulmeden biri var onun için ağlıyorum."
Dediler ki: "Adını söyle ki onu kınayalım."
Fudayl şöyle dedi: "Beni ağlatan bu değil ki! Beni ağlatan şey, onun ahirette rezil ve perişan olmasıdır. Onun ahiretini düşündüğüm için ağlıyorum."
Yine Fudayl bin Iyaz'a dediler ki: "Falanca senin haysiyetine dil uzatıyor." Fudayl şöyle cevap verdi: "Allah'ım eğer bu adam haklıysa, doğru söylüyorsa beni bağışla. Yok yalan ve iftira atıyorsa onu bağışla."
ŞÜKRÜ KÜÇÜMSEMEYİN
Yüce Allah şükretmeyenlere kitabında şöyle hitap ediyor: "Şüphesiz biz insana doğru yolu gösterdik. Artık o, ister şükreden bir mümin olsun, isterse nankörlük eden bir kâfir." (İnsan/3)
BOTOKS YAPTIRMAK HARAM MI?
İnsanların yaş geçtikçe derisinde kırışıklıklar olması yüce Allah'ın koyduğu kâinatın tabii kanunudur. Elbette sağlıklı yaşlanmak güzeldir ve yaşlanmanın çok güzel bir tarafı vardır. Yaşlanan kişinin, ömrünü gözden geçirmesi, yaşlılık dönemini dengeli, ölçülü ve güzel yaşaması ayrı bir nimettir. Botoks konusu ise yeni bir olaydır. İslam'ın genel prensipleri içinde değerlendirilmelidir. Yaradılışı değiştirmeye çabalama gibi algılanırsa kaçınmak gerekir. Ama kişiyi çok rahatsız eden bir görüntüden kaçınmak gibi algılanırsa tavsiye edilmeyen bir işlem olur. İhtiyaç olmadan yapılan bu tür bir işlem belki "mekruh" olarak algılanır. Ama çok katı bir değerlendirmeyle "haramdır" demenin doğru olmadığı kanaatindeyim. Çünkü haram kelimesi ağır bir kelimedir ve içtihat konusu olabilecek konularda bu kavramı kullanırken cimri davranmak gerekir.
Eşimle beni ayırdılar. Ben de bizi ayıranlara beddua ediyorum. Bu sakıncalı mı?
Sizi eşinizden zulmen ayıranlar elbette günahkârdırlar ve yüce Allah'ın ahiret mahkemesinde yargılanırlar. Belli ki daralmışsınız. Size tavsiyem, onlara beddua yerine kendinize dua etmenizdir. Yanlış yapanlar zaten karşılığını bulurlar. Siz onu Allah'a havale edip aradan çekilin.
Ölünün 40. günü yapılır mı?
Ölünün 40, 52 ve 72. gecelerinde mevlit okutmak tarzında dini bir uygulama yoktur. Bunlar geleneksel, örfi uygulamalardır.. Siz ölünüz için dilediğiniz gün mevlit ve hatim okutabilirsiniz.
Haramları terk etmek mi, helalleri yapmak mı sevaptır?
Elbette her ikisi de önemlidir. Ancak haramları terk etmek suretiyle günah işlememek, helalleri yapmaktan daha önceliklidir. Zira günah işlememek de helal işlemek gibi kabul edilir. Bir tarafta haram, öteki tarafta ibadet varsa, önce haramdan uzaklaşacağız, sonra da ibadete koşturacağız. Meşhur bir fıkıh ilkesi şöyledir: "Zararları gidermek, maslahatları celp etmekten evladır." Yani "Zararları gidermek veya işlenmesine engel olmak, iyilikleri işlemekten daha önceliklidir." Her halükârda kötülüklerden uzak durmak lazım.
Güzel görünmek için estetik ameliyat yaptırmak doğru mu?
Yüce Allah'ın bize verdiği güzelliklerimizi daha cazip hale getirmek için taranmak, süslenmek, takı takmak, güzel giyinmek gibi estetik müdahaleler caizdir, hatta teşvik edilmiştir. Ama yüce Allah'ın yarattığı şekli beğenmemek, ameliyatla değiştirmek, bir nevi modaya uyarak bıçak altına yatmak doğru değildir ve yaradılışı değiştirme anlamı taşır. Kişiyi toplum içinde komplekse iten, eşiyle karşı karşıya getiren, manen rahatsız eden vücuttaki şekil bozukluğu veya fazlalığı ise estetikle düzeltilebilir.
Cami içine sabit sandalye konulabilir mi?
Camilerin iç dizaynı Hz. Peygamber (SAV) döneminden bu yana bellidir. Hastalık ve yaşlılık gibi bir özrü olmayanların ayakta namaza başlamaları, rükû ve secdeyi yapmaları farzdır. Ancak ayakta duramayanların, oturduğunda ayağa kalkamayanların veya yere oturamayanların camide üzerine oturmak için taşınabilir sandalye edinmeleri mümkündür. Bu kardeşlerimiz ayakta namaza başlar ve rükûdan sonra sandalyeye oturup orada imayla veya önlerine koydukları kürsüye ellerini koyup üzerine secde edebilirler. Fakat camiye sabit sıra veya sandalye konulması caminin alışılagelen dizaynına aykırıdır.
Evli bir kadın boşanır boşanmaz başka erkekle evlenebilir mi?
Evli bir kadının, başka bir erkekle evlenebilmesi için boşanma tarihinden veya boşanma sözcüklerinden sonra "iddet" diye adlandırılan süreyi beklemesi gerekir. Bu süreden önce kadın başka bir erkekle nikâh kıysa da bu nikâh dinen geçersiz olur. Bu süre hamile olan kadın için doğum yapması, hamile olmayan için ise âdet görüyorsa üç hayız (âdet) süresi beklemesidir. Âdetten kesilen bir hanımefendi ise üç ay beklemek durumundadır.