Türkiye'nin en iyi haber sitesi
NİHAT HATİPOĞLU

Din emanettir, emanete sahip çıkmak gerekir

Kıyametin en önemli işaretlerinden biri, emanetin önemsenmemesi, yani zayi edilmesidir. Hz. Peygamber şöyle buyuruyor: "Emanet yerine konulmayınca kıyameti bekleyin." Emanetin kaybolması maalesef her alanda görülen bir hâldir. Şimdi bize emanet edilenlerin bir kısmını hatırlayalım:

Kur'an emanettir
Biz inananlar için Kur'an-ı Kerim en büyük emanettir. Ona bağlanmamız ve onun mesajlarını doğru algılamamız lazım. Bunu yapmıyorsak emaneti kaybettik demektir.

Peygamber emanettir
Hz. Peygamber (SAV) bize bir emanettir. O'nu doğru anlamıyor ve O'nun yolunu takip etmiyorsak emaneti yitirdik demektir. O'nu yol emini ve rehberi edinmeliyiz.

Babalık emanettir
Babalık bir emanettir. Aile ona emanettir. Aileyi koruyamayan, evlatlarına dinini, Rabbini, kutsalını, tarihini anlatmayan ebeveyn, emaneti kaybetmiştir.

İşveren emanettir
İşverene işçisi bir emanettir. Hakkına riayet etmezse, hakkını vermezse emanete ihanet etmiş olur.

Evlat olmak emanettir
Baba ve annesinin hukukunu korumayan evlat, emaneti kaybetmiştir.

Annelik emanettir
Annelik bir emanettir. Aile, anneye emanettir. O ailesini koruyup, kollayıp, evladına doğru bir miras bırakmalıdır. Bunu yapmazsa o emaneti kaybetmiş olur. Aynı zamanda baba ve anne, evladı için bir emanettir.

Her yetkili emanettir
Her yetki sahibine -memurdan amirine- verilen yetki, bir emanettir. Adil davranmaz, karşısındakini aşağılar, yetkisini kötü kullanırsa emaneti zayi etmiş olur

Din adamı emanettir
Din adamına verilen ilim ve unvan bir emanettir. İlmini doğru yolda ve şekilde kullanmaz, insanın dini bilgilenmesini sağlamaz, insanları dönüştürmez, doğruyu Allah için kullanmaz, insanlara Allah'ı, Peygamber'i, namazı, ibadeti, dürüstlüğü, helali, haramı, kul hakkını, adaleti, güzel ahlakı, ahireti, güzeli, çirkini, eski İslam âlimlerini ve Allah'a giden yolu tanıtmazsa emanete ihanet etmiş sayılır.

İnsanoğlu da bir emanettir
Bütün bunları sayarken en önemli emanetlerin başında insanoğlunun geldiğini unutmayalım. Hz. Âdem'in çocukları olan insan -kim olursa, hangi ırka ve düşünceye, hangi dine mensup olursa olsun- neticede insandır. Ona merhametle, afla ve toleransla yaklaşmalıyız. İslam'ın bize öğrettiği budur.

Din adamı şunu sormalı
Her din ve ilim erbabı, hayatını gözden geçirince kendine şu soruları sormalı:
Kaç kişiyi günahtan kurtardım? Kaç kişiyi isyankâr olmaktan kurtardım? Kaç kişiyi kul hakkına tecavüzden kurtardım? Kaç kişiye adalet duygusunu yerleştirdim? Kaç kişiye namazı öğrettim ve başlattım? Kaç kadına şiddeti engelledim? Kaç masum hayvanın barınak sahibi olmasını sağladım? Kaç kişiyi imansızlık belasından kurtardım? Kaç muhtaca -gücüm nispetinde- ulaştım? Kaç ümitsiz insana ümit oldum? Kaç insanın aklına takılmış olan Kur'an, Hz. Peygamber ve İslam aleyhindeki imajı düzelttim? Kaç insana Allah'ı ve Peygamber'i sevdirdim? Kaç insanı vesveseden, şüpheden kurtardım? Kaç çocuğa, orta yaşlıya, yaşlıya İslam'ı sevdirdim? Kaç kavgaya, düşmanlığa, nefrete, kin duygusuna engel oldum? Kaç hakikati, her şeye rağmen söylemeye devam ettim?
Sorular elbette çoğalabilir. İşin sonunda şu sorunun cevabını hepimiz vermek zorundayız: "Halik -Allah- benden razı mıdır? Halk -insanların geneli- benden razı mıdır?" Eğer iki şıkka da cevabınız evetse problem yoktur.

Kötü adam kimdir?
Aslında bu başlık Hz. Peygamber'e, sahabe tarafından "Allah'ın Peygamberi, kötü adam kimdir?" diye soruldu. Peygamberimiz, "Adamın en kötüsü, ailesi üzerinde baskı yapandır" dedi. Ashab sormaya devam etti: "Adam nasıl baskı yapar?" O şöyle buyurdu: "Adam eve girince karısı korkudan titrer. Evladı köşe bucak kaçar. Adam evden çıkınca karısının yüzü güler. Ailesi onun gidişiyle ferahlar." En hayırlınız, ailesine en yumuşak davranan kişidir buyuruyor Allah'ın Peygamber'i. O zaman eşimize, evlatlarımıza, mesai arkadaşlarımıza, dostlarımıza, komşumuza, aslında bütün insanlara iyi davranalım. İyilikten maraz doğmaz. Merak etmeyin, Allah (CC) hiçbir iyiliği unutmaz. Mükâfatını da zamanı gelince verir. Hiçbir kötülüğü de unutmaz.

NAMAZDA GÜLMEK NAMAZI BOZAR MI?
Öncelikle şunu söyleyelim. Namazda kişi Allah'ın huzuruna çıkıyor. O'na secde ediyor, talepte bulunuyor ve dua ediyor. Namaza duran kişinin bunun farkında olması gerekir. Namazda gülmek meselesine gelince, İslam hukukçuları olayı şöyle değerlendirmişlerdir:
- Kişi namazda kendi duyacağı kadar gülerse bu durumda namazı bozulur. Yeniden başlaması gerekir. Abdesti ise bozulmaz.
- Sadece tebessüm etmekle namaz da abdest de bozulmaz.
- Kişi kendisinin de, yanındakinin de işitmeyeceği (aslında gülümseme bu demektir) şekilde gülerse namaz da abdest de bozulmaz.
- Ancak namazda yanındakilerin duyacağı şekilde sesli olarak gülerse hem namaz hem de abdest bozulur. Bu son görüş Hanefilere göredir.
Nitekim Hz. Peygamber döneminde şöyle bir hadise oluyor: Cemaat namaz kılarken görme engelli biri gelir ve çukura düşer. Bazıları bu manzaraya güler. Hz. Peygamber de bu gülenlere yeniden abdest alıp namazı tekrar kılmalarını emreder. Şafiilerde ise yüksek sesle gülmek, namazı bozar. Abdesti bozmaz.
Cenaze namazında Subhaneke okunurken neden -ve celle senauk- ifadesi okunur?
"Ve celle senauk" bir yüceltme ve dua cümlesidir. Anlamı da, "Yüce Rabbim! Senin şanın çok yücedir!" şeklindedir. Elimizdeki sahih hadislerde Subhaneke duası içinde "ve celle senauk" cümlesi yer almıyor (Ebu Davud, Salat, 124). Bu nedenle de namazda bu cümle Subhaneke'ye eklenmez (Hidaye). Ancak cenaze namazının durumu farklıdır. Cenaze namazı hem bir namaz hem de ölüye bir duadır. Bu duaların içine ölüye fayda sağlayacak diğer dua cümlelerinin eklenmesi mümkündür. Bazı rivayetlerde Subhaneke duası içinde "ve celle senauk" ekli olduğu için bunun cenazede okunmasında bir sakınca görülmemiştir. Bu hususta Tahtavi gibi âlimler görüş bildirmişlerdir. Bir de cenaze namazında sadece yüce Allah'ın şanının yüce olduğunu belirtmek, O'na teslimiyeti hatırlatmak, ölüm olayını görüp kibir ve büyüklenme duygusundan uzak olduğumuzu ifade etmek anlamında "ve celle senauk" okumak anlamlı olur.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA