3000-5000 yıl öncesine ait olan ve Hinduların kutsal kabul ettikleri Veda'ların gizemi üzerinde tartışmalara başlandı.
Bu konuda yazılan en önemli eserlerden birisi Hindistanlı ünlü yazar ve Sanskritçe uzmanı Prof. Dr.
Pundit Vaid'in kitabıdır. Bu kitap Hindistan'da geniş yankı uyandırdı.
İngilizcesi yayınlanacak.
Bu eserde Hindu araştırmacı Hindulara ait (M.Önceye ait) eski eserlerde yani Vedalar, Upanişadlar, Puranalarda son peygamber Hz.
Muhammed (s.a.v.)'in adının dahil olmak üzere bütün bilgilerin verildiğini belirtiyor. Özellikle Puranaların bazı metinlerinde "The Last Kalki Autar" adlı eserde son peygamberin Hz.
Muhammed (s.a.v.) olduğu Vedalar ve Puranalarda ayet ayet, kaynak verilerek ortaya konuyor.
Üzerinden binlerce yıl geçen ve Hindularca kutsal kabul edilen bu kaynaklar değişmelerine rağmen hala bazı hakikatlere işaret ediyor olma ihtimali vardır.
Prof. Prakash; Hinduların beklediği 'Kalki Autar'ın' Hz. Muhammed'den başkası olamayacağını belirtiyor.
Hinduların Kutsal Metinlerinde Hz. Muhammed
M.Ö. 3000 yılına ait olduğu sanılan bu metinlerden Bhavişya Puran'da, Veda'ların bir bölümü olan Kuntap Suktita; Efendimizin özellikleri, hayatı, Hz. İbrahim, Kabe, Bekke (Mekke) gibi kavramların yanında ayrıca Hz. Peygamber'in ismi Mohamed, Mamah ve Ahmed olarak geçmektedir. Bilindiği gibi İncil'de de Ahmed olarak geçmiştir.
Puranalarda Hz. Muhammed İsmi
17 ciltten oluşan Puranaların temel kitabı Bhavişya Puran'da şu ifadeler geçer:
Melekhalı öğretici kendi dostlarıyla zuhur edecek.
Adı MOHAMMAD olacak. Raca ona en samimi sadakatini ve bütün saygılarını sunduktan sonra şöyle dedi: Sana bağlı kalacağım. Sen ey Parbatis Noth/ Beşeriyetin efendisi, Arabistan'ın sakini. Sen şerri yok etmek için büyük bir güç topladın. Burada Muhammed adı net geçiyor. Arabistan'a da atıf bulunuyor.
Veda'ların Sama Veda adlı kitabında Rişi Votsah'ın ağzından akan kelime ve cümleler net adres belirtiyor. "Ahmed Şeriatı Rabbinden aldı. Bu şeriat hikmet doludur. Ben ondan ışığı aldım. Tıpkı güneşten aldığım gibi."
Veda'ların Kitabında Ne Geçiyor
Biz burada bu delillerin ve yazıtların sadece bir kısmını verebiliyoruz.
Vedalar: Mantra 1-11;
O 'Narasansah' (övülen) dir. Barış prensi'dir. Düşmanlarının arasında bile emniyettedir.
O, deveye binen Rişi'dir. Arabası göklere ulaşır. (Burakla Miraca çıkışa işaret ediyor olabilir.)
Kendisine; 10 Buket (Cennetle müjdelenmiş 10 sahabeye işaret) 100 altın sikke (Habeşistana göç eden ilk sahabeler) 300 safkan at (Bedir Ashabı) ve on bin inek (Mekke'yi fetheden sahabe) verildi.
Bilindiği gibi Peygamberimiz Uhud harbinden bir gece önce Uhud'da şehit olacak olan sahabesini görmüş ve 'ölmüş inekler gördüm' demişlerdi. Bu nedir diye sorulduğunda 'Ashabımın şehitleri olacak demişti. Bu metinler böyle yorumlanmıştır.
O ve O'nu izleyenler ibadeti düşünür. Savaşta bile. (Kuranda geçen korku namazına işaret olabilir.)
O dünyaya hikmeti yaymıştır. (Bana hikmet öğretildi. Hadisine işaret ve Hikmetle ilgili ayete işaret)
O insanlara emin bir yer sağlamış ve barışı yaymıştır.
Ondan insanları uyarması istenmiştir. (Kur'an-ı Kerim'de Hz. Peygamber bütün insanlığa uyarıcı ve müjdeleyici olarak gönderilmiştir ayetlere işaret)
Metinlerde Efendimizin Ailesi
Ve Tanrı'nın son tenasühü, bir cenkçi muharib şeklinde tezahür edecektir. Bu muharib Somblo Dip (Kum'lu Ada) da, arif ve namlı bir aileden dünyaya gelecek. Babasının adı Vişnuyasa (Sanskritçede Allah'ın kulu demek. Arapçası Abdullah) anasının adı Somti (Sanskritçede emin olunan kişi ki Arapçada Amine) olacaktır. (Puranalar, Vişnu Puran 24.
Bölüm) Burada Peygamberimizin ailesi, çıkacağı yer, baba ve anne ismi bildiriliyor.
***
***
Kuntap'ın üçüncü ayeti şöyle : 'O Mamah (Muhammed) Rishi'ye yüz altın para, on taç, üç yüz savaş atı ve on bin sığır verdi." Bu cümleler şöyle yorumlanmıştır.
Dr. Zuhurül – Hak makalesinde yüz altın para Habeşistana göç eden sahabe; on çiçek taş aşerei mübeşşereye – cennetle müjdelenen on sahabeye işaret eder der. Vedalarda gelecek peygamberin dostlarıyla alakalı Dash ashrijah – cennetin on çiçeği- özelliği geçer.
O'nun Adı Muhammed Olacak
Bir malekha (beklenen peygamber) bir ruhani rehber, dostlarıyla beraber zuhur edecek. Onun adı Mohamed olacak… Senin önünde hürmetle eğilirim. Ey sen, insanlığın övünç kaynağı, Arabistan'da ikamet eden. Sen şeytanı mahvedecek muazzam bir kuvvet topladın ve sen kendin, kötü düşmanlarından (putperestlerden) korunmaktasın.
(Puranalar 5-27) Buraya almadığımız detaylarda Kabe'yi yıkmaya gelen Ebrehe'ye işaret vardır.
Peygamberimiz Tanımlanıyor Metinde Müslümanların et yiyenler – Hindularda yasak vardı- olduğu müminlerin Müslüman olarak tanınacağı söyleniyor. 'Ey Raja senin arya dinin (tevhid) diğer bütün dinlere üstün kılınmıştır. Benim dostum sünnetli, başında saç kuyruğu olmayan, sakallı, yüksek sesle ibadete çağıran (ezan) O domuz hariç her çeşit hayvan eti yiyecektir.
(Puranalar 5-27) Burada ise Hz. Peygamber tanımlanmıştır.
Özellikle domuz yasağına dikkat çekiliyor.
O'nun Kabe'si Korunacaktır
O yüksek yapılı, duvarları dümdüz ve aynı hizada olsa da olmasa da onun her köşesinde Tanrı tecelli eder. Tanrı'nın evini bilen, içinde tanrı anıldığı için bilir. Bu meleklere ikametgahının sekiz çemberi (tavaf) ve dokuz kapısı vardır. O başkası tarafından ele geçirilemez. Onda ebedi hayat vardır. Ve o ilahi nurla ışıl ışıl parlamaktadır. (Atharva, Veda, 2, 28-31) Bu ifadeler Kabe'yi tanımlıyor. Kabe'yi yıkamayan Ebrehe'ye işaret var. Bilindiği gibi Kabe duvar uzunlukları farklı görünüşte bir küptür.
Mekke'nin Fethinde Olanlar O herkesi görüp gözeten zat, tahta çıkar çıkmaz dünyaya barış ve güven hediye etti. Kuru ülkesinin halkı onun beytinin inşası sırasındaki arabuluculuğunu anlatıp duruyorlar. (Kuntap, 8) İbranicede bir evi koruyana kuru, korunan eve de Kore denir. Burada Kabe'ye işaret edlip onu inşa edenlere de 'Kuru ülkesi' yani Koreish = Arapça söylenişi Kureyş denmektedir.
Peygamber'in Mekkelileri affetmesi anlatılıyor. Buradaki çarpıcı bir husus da; Kabe'nin inşası sırasında Haceri Esved'in konulmasında Hz. Peygamber'in müdahalesi ile sulhla sona ermesiydi.
Metinde bu ayrıntı da var.
***
DUR! DİNLE
Anne rahmine girdiğin günden bu yana yürüyüştesin.
Bebekken annen sana merhamet etti.
Sana yedirdi, içirdi, altını temizledi.
Kış geceleri seni kucakladı: üşümeyesin diye.
Ağladığında derdini dinledi.
Susasın diye. Anlamaya çabaladı.
Mutlu olasın diye.
Sonra yavaş yavaş büyüdün.
Serpildin. Genç bir insan oldun.
Arkadaşlar edindin. Dostlar.
Gün geldi evlendin. Çocukların oldu.
Sen büyümüş olgun bir insandın artık. Kah mutlu, kah dertli, kah sağlıklı, kah hasta. Devran böyle döndü.
Yürüyüşün hala devam ediyor. Farkında mısın? Yolcusun. Bir menzil var. Seni yaratan sana zorunlu bir yolculuk çizmiş. Farkında değilsin sen o menzile mahkum yürüyorsun. Senden öncekiler o menzile vardılar. Senden öncekiler birinci menzil olan Kabre, oradan nihai menzil olan mahşere yürüyecekler. Bir gün zil çalacak. Ve hayata paydos yapacaklar. Sen zili erteleyemezsin. Elin mahkum başka bir seçeneğin yok. Sen de senden öncekiler gibi gidilene gideceksin. İster Allah'a inan ister inanma, ister çal oyna, ister vur oyna, ister ibret almış bir hayat sür. Oraya sen de gideceksin. Bağırsan, çağırsan, kendini gökten yere fırlatsan. İllaki gideceksin.
Hazır mısın? Hazırlığın var mı? Menzile gidecek yükün var mı? Yol uzun! Yol zor! Engebeli. Orada sorulacak sorular çetin. Soranlar çetin. O gün ne evlat, ne kardeş, ne aşiret, ne para pul, ne mevki makam. Ne ad ne san! Sana teraziye çık diyecekler. Sen, niyetin, vicdanın, secden, rükuun, haramın, helalin, içkin, kumarın velhasılı neyin varsa dünya yürüyüşü boyunca hepsi ile tartılacaksın. Bunu bil yola öyle devam et…
***
Son Söz
Veda'lar (Sanskritçe) Aryan dininde kutsal kabul edilen metinlerdir.
Asılları Sanskritçe'dir.
Genelde milattan önce 5000-2000 yılları arasında oluşturulduğu kabul edilir. Bu yazıtların da –kendilerincevahiy olduğuna inanılır.
Puranalarda Hindularca kutsal kabul edilmiştir.
Bu yazıtlarda son peygambere (Hz.
Muhammed Efendimize) temas eden ayetlerin – beyanların- olması Hind dünyasında ciddi tartışmalara sebep oldu.
Vedalar ve Puranalar denilen bu metinlerde, Hz.
Peygamberimizin ismi, çevresi, geleceği yer hakkında açık işaretler bulunuyor. En azından böyle yorumlanmaya son derece müsait. Bilindiği gibi yeryüzüne yüz yirmi bin (120 bin) den fazla peygamber inmiş, bir kısmına özel kitap, bir kısmına suhuf (sahifeler, notlar veya uzun metinler) indirilmiştir.
Bunlardaki bilgilerin dünya medeniyetlerinin oluşumunda, ahlaki ilkelerin yeryüzüne yayılmasında, ahiret inancı, adalet anlayışı gibi müsbet inançların oluşmasında son derece etki ettiği kesindir. Bunlar insanlığın ortak mirası olarak insanoğluna yansımıştır.
Bu önemli bilgilerden biri de son peygamber Hz. Muhammed (s.a.v.) Efendimizin geleceğinden bahseden bilgilerdir. İşaret ve beyanlardır.
Tevrat ve İncil ile Hz. Adem'e inen 10 sahife (Metini Kitap, Klasör) Hz. Şit'e inen 50 sahife, Hz. İdris'e inen 30 sahife ve Hz. İbrahim'e inen 10 sahife bizim bildiğimiz vahiylerdir.
Elbette bunların orijinalleri elimizde değildir. Eğer elimizde bulunmuş olsaydı tıpkı Vedalarda olduğu gibi Hz.
Peygamberle ilgili daha net bilgiler tebşiratlar bulunacaktı.
Kur'an-ı Kerim bu konuya şöyle işaret ediyor: 'O (Kur'an'ın Hz.
Muhammed'e indirileceği bilgisi) şüphesiz daha öncekilerin kitaplarında da vardır.
(Şuara 196) Kur'ani deyişle Zübürül evvelin yani; Öncekilerin kitaplarında Hz. Muhammed'in ve Kur'an'ın haber verildiği apaçık belirtiliyor. Demek ki orijinal vahiyler elimizde olsaydı son peygamberin – Hz. Muhammed (s.a.v.) Efendimizin bütün vasıflarını orada bulacaktık.
Hz. Peygamber dönemindeki ehli kitabın kitaplarda da Hz. Peygamber (s.a.v.)'e ait bilgilerin olduğunu Kur'an açıkça ilan ediyor:
"Onlar ellerindeki Tevrat'ta ve İncil'de yazılı buldukları o elçiye, o ümmi peygambere uyarlar. Peygamber onlara iyiliği emreder ve onları kötülükten men eder ….(Araf 157) Hem ehli kitabın eserlerinde, hem sahifelerde, hem Zübürül evvelin ayetlerinde ve hem de neredeyse 3000-5000 yıllık Vedalarda sonraki Puranlarda Hz.
Muhammed'e apaçık bir şekilde işarette bulunması, o gelince O'na uyun denilmesi apaçık mesajdır. Bütün insanlığın Yüce Kitabı ve Hz. Muhammed'i inceleyip onlara tabi olmaları gerekiyor.
Hidayet ne büyük nimettir? Bizler ise ne yazık ki Hz. Muhammed (s.a.v.) gibi büyük bir nimetin farkında değiliz.
İnanıyorum ki gelecek asırlarda keşifler ve kazılar, arkeolojik taramalar devam ettikçe İslam'a, Hz. Peygamber (s.a.v.)'e ve Kur'an'a temas eden daha nice delillere rastlanacaktır. Zaman İslam'ın ve Hz. Resul'ün daha iyi tanınmasına tanıklık edecektir.
Bu son derece detaylı olan konuyu sadece haberdar olunsun diye özetle buraya taşıdık. Ancak bu Hindu inancının, onların kutsal metinlerinin veya söylemlerinin doğrulanması gibi bir anlam kesinlikle ifade etmemektedir.
Hindu akaidinin ve inancının yorumlanması tamamen farklı bir çalışma gerektirmektedir.
Bizim burada dikkat çektiğimiz husus bu kaynakların bir kısmında yer alan ve beklenen peygambere işaret ettiği kanaatini güçlendiren metinlere dikkat çekmekti.