Türkiye'nin en iyi haber sitesi
NİHAT HATİPOĞLU

‘Yetimin bulunduğu evde yemek yenmez’ deniyor. Bu doğru mudur?

Toplumumuzun yetime bakışı, yetim malı konusundaki hassasiyeti övgüye değerdir.
Kur'an-ı Kerim yetim malı hakkında bizi uyarıyor. 'Doğrusu yetimlerin mallarını haksızca yiyip bitirenler karınlarına sadece ateş doldurmuş olurlar. Öteki dünyada da, çılgın bir ateşe girecekler." (Nisa, 10) "O halde, yetime haksızlık yapma. Ve yüzünü ekşitme..." (Duha, 9-10)
"Gördün mü şu dini veya ahireti yalan sayanı işte o tip kimseler yetimi itip kakarlar." (Maun, 1-3)
Daha bir çok ayet ve hadis bizleri yetim malı hakkında uyarır. Dikkate çağırır. Yetime uzanan kişiyi kınar. Unutulmamalıdır ki, kamu malında, devletin gelirlerinde de yetimin hakkı vardır.
Başta sorduğunuz soruya gelince; sizin misafir olarak gittiğiniz yerde yetimler var diye çay veya herhangi bir ikramı reddetmeniz doğru değildir. Makul bir ölçüde oradan ikramı kabul edersiniz. Önemli olan şudur: Yetimin harcamasını, hakkını, parasını, gıdasını başkalarına harcar ve yetimi muhtaç bırakırsak işte o zaman sorumlu duruma düşeriz. Gittiğimiz yetim evinde, israfta bulunulursa bu da kul ve yetim hakkına girilmiş olur.
Kur'an-ı Kerim'de "Rabbimiz bizi iki defa öldürdün. İki defa dirilttin" diye bir ayet var. Bunu nasıl anlamalıyız?
Bu ayet müminun suresinin 11.ayetidir. ayet şunu anlatıyor;
İnkarcılar ölüp de dünya hayatında yanlış yolda olduklarını anlayınca, dünyaya yeniden dönmeyi arzulayacak ve şöyle diyecekler:
'Bizi iki defa öldürdün. İki defa da dirilttin. Şimdi günahımızı itiraf ediyoruz. Hiçbir çıkış yolu yok mu? Yani, bizi gönder dünyaya geri, biz imanlı ve amelli olalım. Elbette bu pişmanlığın faydası olmayacak ve yeniden geri gönderilmeyeceklerdir.
"burada iki defa öldürdün, iki defa dirilttin" deniyor. Bunun anlamını merak ediyorsunuz. Alimlere göre anlamı şudur: İki ölüm şöyledir;
Birinci ölümden kastedilen yaratılmadan önceki yokluk alemidir. Kişinin buradaki konumu, ölüye benzetiliyor. Buna anne rahmine düşmemiş sperm ve yumurta hali de (döllenme öncesi) eklenebilir.
İkinci ölüm ise, dünya hayatından sonraki ölümümüzdür. İki dirilme ise mezardaki sual için diriltilme ve mahşere giderken olacak olan umum, diriltilmedir.
Bunu farklı şekilde yorumlayan tefsirciler de olmuştur. Ancak kesin olan şu ki, bu ayetten reenkarnasyon gibi hurafe ve batıl bir anlayışa bir zemin oluşmaz. Ölüler, dünya hayatına hangi gerekçeyle olursa olsun bir daha geri gelmeyecektir.
Kutsi hadis ile bildiğimiz hadis arasında bir fark var mı?
Gerek mana ve gerekse de sözler (lafız) açısından tamamen Hz. Peygamber (s.a.v.)'den duyulan sözler, eylemler hadis kapsamı içine girer. Buna Hz. Peygamber (s.a.v.)'in hadisleri dendiği gibi nebevi hadis de denir. Bu sözlerin büyük kısmında Cebrail'in yönlendirmesi vardır.
Kutsi hadis ise; Hz. Peygamberimiz (s.a.v.)'den gerek rüya, gerek ilham ve gerekse de - Kur'an dışında- Hz. Cebrail'in anlamlandırmasıyla oluşmuş; duyulmuş mana Yüce Allah'a, sözler Hz. Peygamber (s.a.v.)'e ait olan sözleridir. Bu hadislerde anlam tamamıyla Yüce Allah'a ait, sözler ise Hz. Peygamber (s.a.v.)'e aittir. Bu hadislerin çoğunluğu, uluhiyyet, tevhid, af ve mağfiret ile ilgilidir. (NOT: Usul kitaplarındaki tanımlarda temele etki etmeyen farklılıklar vardır.)
Aslında gerek nebevi hadis ve gerekse de kutsi hadisin belki bir kısmı; şu anda Kur'an-ı Kerim dışındaki kutsal kitapların karşılığı olarak da kabul edilebilir. Çünkü bu metinler geçirdikleri talihsiz evrelerden sonra ancak büyük gayretlerden sonra toparlanabilmiştir. Kur'an-ı Kerim ise böyle değildir. İndiği anda ezberlenmiş ve kayda alınmıştır.
Kur'an-ı Kerim'i hem lafzi ve hem de manası Yüce Allah'tan gelmiş, hiçbir ayetine veya harfine hiçbir beşerin müdahalesi olmamış yegane vahiydir. Bu nedenle de namazda ancak Kur'an-ı Kerimden kıraatle namaz caiz olabilir.
Kur'an-ı Kerimin herhangi bir ayetinin - Hz. Peygamber (s.a.v.)'de dahil olmak üzere - bir insan tarafından yazıldığını iddia eden kişinin dinle bir bağlantısı olmaz. Kur'an'ın bütün ayetlerinin Allah'tan geldiğini blirten bir çok ayet mevcuttur. (Hicr, 9; Fussilet, 41,42; Bakara,23; İsra, 88; Hakka, 44-45 vd.)

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA