Sürekli yellenme, idrar tutamama, burun kanaması, sürekli kusma, yaranın kanaması kişiyi abdest açısından özürlü konumuna getirir. Özürlülere ise ayrı bir fıkıh - ibadette kolaylık - uygulanmıştır. Bir insanın özürlü sayılması için bu tür bir özrün (mesela yellenmenin) bir abdest alıp namazı kılacak bir zaman dilimi içinde bile tekrar etmesiyle belirlenir. Hanefilere göre böyle özrü olan kişi her namaz için ayrı abdest alması gerekir. Zira bu durumdaki kişinin abdesti özür sayılan hallerden birinin oluşmasıyla değil, içinde bulunduğu namaz vaktinin çıkmasıyla bozulur. Yeni namaz için, yeni vaktin girmesiyle abdest alması gerekir. Böyle bir insan - yani özür sahibi kişi- bu abdestle bu özür halleri oluşsa bile istediği kadar namaz kılar, Kuran-ı Kerim'i tutar, Kabe'yi bile tavaf edebilir.
Ancak şuna dikkat etmek lazım. Diyelim ki bir insanın özrü daimi burun kanamasıdır. Bu insan namaz vakti içinde varsayalım ki yellendi, bu hal onun abdestini bozar. Yani özrü olduğu halden başka bir hal meydana gelirse kişinin abdesti bozulur. Şafiilere göre ise böyle kişi aldığı abdestle dilediği kadar nafile namazı kılar. Ancak kılacağı her farz namaz için ayrıca abdest almak durumundadır.
Hastalığımdan dolayı idrar torbamı taşıyorum. Bu namaz kılmama engel mi?
Sizin hastalığınız özre girer. Bu kişinin elinde tuttuğu idrar torbasına akmaya devam eden idrar, kan gibi necaset o kişi için namaza engel değildir. (sağlıklı bir kişi için namaza engel olan bu hal, hasta için özür sayılmıştır.) Elbiseye bu idrarın sıçramasına gelince; kişi imkan sahibi ise elbette ki temizlenmeli ve temizlemelidir. Ancak gücü buna yetmiyorsa, olduğu halle namazını kılar. Zira Allah, kişiyi gücünün yetmediği bir zorlukla sorumlu tutmaz. (Bakara, 284)
Kusmak abdesti bozuyor mu?
Ağız dolusu kusmuk abdesti bozar. Peki ağız dolusu kusmuk nedir? Ağzının tümünü dolduran kusmuğa, ağız dolusu kusmuk denir. Bu görüş Hanefi mezhebine göredir. Şafiilere göre ise sadece kişinin edeb bölgesinden - ön ve arkasındançıkan katı veya sıvı atıklar abdesti bozar. Buna göre şafiiler kusmuğun abdesti bozmadığı kanaatindedir. (Maverdi, el - Havi, I, 200)
Allah için göktedir demek doğru mudur?
Yüce Allah için bir mekan tespit etmek isabetli değildir. Zira gök ve yerleri yaratan Yüce Allah'ı, sadece bir mekanla tarif etmek O'nu bir mekana sığdırmak anlamına gelir ki, bu O'nun yüce kudretiyle çelişir. 'Allah arşı kaplamıştır' (Taha, 5) veya 'gökteki' (Mülk, 16), 'Nereye dönerseniz Allah'ın yüzü oradadır.' (Bakara, 115) 'Allah kendi katına çıkardı' (Nisa, 158) gibi Yüce Allah'a mekan izafe eden bütün ayetler mecaz olarak kabul edilmiştir.
Yüce Allah'ın tecellisi -nuru, bilgisi ve yansıması- her yerdedir. Allah bu mekandan haberdardır, mekana muhtaç olmadan her yerdedir, hazırdır ve kuşatmıştır. Örnek olarak şöyle diyebiliriz: Güneş nasıl varlığın delili ise, güneşin her tarafa ışığı da onun varlığının tecellisidir. Yüce Allah'ın zatının tecellisi de kainatın her yerinde böylece vardır.
Ancak Yüce Allah'ın zatı hakkında bir tarif ve tasnif yerine O'nun zatının, tasavvurumuzun ötesinde olduğunu söylememiz daha doğru ve isabetli olur.
Hz. Peygamber'in (s.a.v.) 'Allah nerededir' sorusuna karşı parmağıyla göğe işaret eden bir kadının bu cevabına gülümsemesi de bu cümlenin Allah'ın yüceliğine işareti hoş gördüğüne delil olarak kabul edilmiştir. (Müslim, Ebu Davud, Nesai)
Nitekim başka ayette de Yüce Allah için kişiye 'Şah damarından daha yakın' (Kaf, 16) olduğu hatırlatılır.
Bizim duada ellerimizi semaya çevirmemiz de Yüce Allah'ın zatının yüceliğine işaret etmek içindir.
Emanetçiye bıraktığım çantam kayboldu. Bunda sorumluluk kime aittir?
Belli bir bedelle emanet teslim alan bir emanetçiye verdiğiniz malınıza zarar gelirse bu zararı o müessese karşılamak zorundadır. Zira aldığı bu bedelle sizin eşyanızı korumayı vadetmiştir. Kendi kusurlarından kaynaklanan bir teleften sorumlu olurlar. Yangın gibi bir hal de buna dahildir.
Ancak sizin; 'Şu çantaya bir bakıver' diye bıraktığınız bir eşya o kişinin kusuru olmadan kaybolursa bundan o kişiyi sorumlu tutamazsınız.
Dövme ve oje abdeste ve gusle engel midir?
Dövme abdest veya gusle engel değildir. Zira dövmeli bir deriye dökülen su deriye ulaşır. Bu da abdest veya guslün kabulü için yeterli olur. Ancak oje böyle değildir. Oje, suyun tırnağa ulaşmasına engel olacak yoğunluktadır. Ve tırnağı kuşatır. Abdestte ellerin yıkanması her ne kadar sünnet ise; kolların yıkanması farzdır. Tırnak da koldan sayıldığı için abdestte yıkanması farzdır. Gusülde ise bütün organların yıkanması farzdır. Bu nedenle abdest veya gusül alacak birinin tırnağındaki ojeyi silmesi gerekir. Abdest veya gusül aldıktan sonra tırnağa oje süren birisi, bu abdest bozuluncaya kadar istediği miktarda ibadet yapar, namazını kılar. Ancak abdest bozulduktan sonra yeniden abdest için ojeyi silmesi gerekir.
İma ile namaz kılınabilir deniliyor. İma ile namaz nedir? Ve kimler ima ile namaz kılabilir?
Bilindiği gibi hastalar için dinimizde kolaylıklar sağlanmıştır. Kişi elbette gücünün yettiğinden sorumludur. Gücünün yetmediğinden sorumlu olmaz.
Hz. Peygamber (s.a.v.) ayakta duramayan veya oturamayan kişiye; 'Yan üzerine yatarak namazını kıl' buyuruyor.
Hastalığından veya herhangi bir özründen dolayı normal rüku ve secdeyi yapamayan bir kişi ima ile rüku ve secdeyi yapar. Peki ima ile namaz kılmak nasıl olur. Namaz kılan kişi ayakta veya oturduğu yerde- rüku ve secdeyi yapamadığı için- rüku niyetiyle başını öne doğru eğer, secde niyetiyle ise, başını biraz daha öne eğer. Daha sonraki rekâtlara böylece devam eder. Şöyle bir soru akla gelebilir. Kişi bunu da yapamıyorsa ne yapar? Bunu da yapamayacak kadar hasta veya özürlü olan kişi yan tarafına uzanarak namazı yine ima ederek kılmaya devam eder. Bütün bunlar; namazın ne kadar önemli olduğunu gösterir.
Engelli oğlum konuşmuyor ve duymuyor. Bir şey de anlamıyor. Ama bizimle namaz kılıyor. Buna engel olalım mı?
Yüce Allah evladınızdan dolayı sevap ve mükafatınızı çoğaltsın. Evladınız hiçbir şey duymuyor ve anlamıyor olsa bile madem ki sizinle beraber namaz kılıyor ona engel olmayın, bilakis teşvik edin. Sevindiğinizi gösterin. Bu namazdan size de sevap yazılmaktadır.