Güneşe ve aya, geceye ve gündüze yemin eden yemin etti. Senin adına. Terk etmem seni dedi. Yetimken barındırmadık mı, fakirken zengin kılmadık mı? Siz O'nun gördüğünü tartışıyor musunuz onunla! Halbuki gözü hiç şaşmadı, aşmadı da. Görmesi gerekeni gördü. Hala mı tartışıyorsunuz gördüğünü! Böyle sordu soran!
Bir yay aralığı kadar yakınken, alacağını aldı. Sonra Sidre'nin orada bir daha gözü buluştu buluşulanla. Belki yay aralığından da yakındı yakınlaştığında. Kalbi hiç yalanlamadı gördüğünü. Kalbi hiç başkasına meyl etmedi.
Sen kendini tüketecek misin gelmediler diye? Sen kendini mahfedecek misin iman etmediler diye! Teselli eden etti kuş gibi çırpınan safi yüreğini! Neredeyse bitireceksin kendini bu sözü dinlemediler diye. Etme.
Hırsına - düşkünlüğüneşahit oldu şahit olan. Müminlerin ateşe düşmemesi için hırsına şahit oldu şahit olan. Sonra sana iki sıfat verdi kendi sıfatının kula tecellisinden 'Rauf' dedi, sonra yetmedi 'Rahim' dedi. Evet, sana. Sadece Sana. Hem Rauf'sun ve hem de Rahim'sin!
Şems ve Kamer, şahit olsun güneş ve ay, gökte parlayan veya körleşen her yıldız ve esen her rüzgar ve semaya çıkan her zikir ve yere inen her melek ve yükselen her ruh ve ağlayan her sabi ve örselenen her günah ve muştulanan her sevap şahit olsun ki sen el-Emin'sin, Ahmed'sin, Mahmud'sun, Muhabbet'sin, Şefaat Kanisin, serveri Enbiya'sın, Zübdei Alem'sin, Serveri Şahan'sın, Menbei Aşk'sın, Sultanü'l Enbiya'sın, Sultanü'l Eshiyasın, Tabibül Kulub'sun vel hasılı sen Muhammed Mustafa (s.a.v.)'sın.
Kurtarıcımsın, emanımsın, efendimsin, sultanımsın, ümidimsin, habibimsin, halilimsin, enisimsin, celisimsin, tabibimsin. Vel hasılı sen kaffeten linnas, bütün insanlığa müjdecimsin uyarıcımsın.