Yüce Allah size irade vermiştir. Akıl vermiş ve neyin iyi neyin kötü olduğunu anlatan vahiy ile beraber peygamber göndermiştir. Siz buradan neyin yanlış, neyin doğru olduğunu öğrenme kabiliyetinde yaratıldınız. Bu nedenle temyiz gücüne sahip olarak her eyleminizden sorumlusunuz.
Bu işin kaderle irtibatına gelince; Yüce Allah sonsuz ilmiyle sizin yaratılmanızdan önce, hangi işi, hangi sevabı, hangi günahı işleyeceğini zamanı gelmeden bilmektedir. Bu bilginin bizim yanımızdaki adı ise 'kader' dir. Yani Yüce Allah zamanı daha gelmeden kulun ne yapacağını biliyor ve meleklerine bunu yazmasını emrediyor. Biz de buna kader diyoruz. Yüce Allah'ın bu bilgiyi yazdırması, sizin o işi yapmanızı gerektirmiyor. Sizin yapacağınızı bildiği için Yüce Allah o bilgiyi işleyeceğinizi alnınıza yazmış oluyor. Bu nedenle de katil cinayetinden sorumludur. Allah'ın falanca kulun katil olacağını bilmesi, onun katil olmasını gerekli kılmaz. Siz, cinayetinizden sorumlusunuz.
İşlerim yoğun sadece farzları kılsam olur mu?
Elinizden geldiği kadarınca farzlarla beraber sünnetleri de kılmaya gayret ediniz. Ancak; acil bir işiniz varsa sadece farzı kılmakla yetinebilirsiniz. Ancak bunu bir alışkanlığa çevirmemeye gayret ediniz.
Sahibüt-tertip diye bir şey duydum. Ne demek bu?
Hayatı boyunca beş farz namazından daha çok namazını kazaya bırakmamış kişiye Sahibüt-tertip - tertip sahibi- adı verilir. Böyle bir kişi kaçırdığı bir namazın kazasını önce kılacak, daha sonra da içinde bulunduğu namazın farzını - edasını- kılacaktır.
Rivayete göre Hz. Peygamber (s.a.v.) Efendimiz; Hendek muharebesinde müşriklerin yoğun saldırılarından dolayı dört vakit namazı zamanında eda edemedi. Beşinci vakite girildiğinde, Hz. Peygamber (s.a.v.) önce kılmadığı dört vakti kıldı sonra da vakit namazını kıldı. (Nesai, Mevakit, 55)
Kişi altı veya daha fazla namazı kazaya bırakırsa tertip sahibi olma niteliğini kaybeder. Bu durumda kazaya kalan namazlarını farzdan önce veya sonra kılabilir. Bu sıraya uymak zorunda değildir.
Yurt dışında çalışıyorum. Cami bulamazsam kilise ve ya havrada namaz kılabilir miyim?
Hz. Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur. "Bütün yeryüzü bana mescid kılınmıştır." Bu hadisten anladığımıza göre bütün yeryüzü temiz olması ve namaza engel bir hal bulunmaması halinde namaz kılmaya müsaittir. Yani kilise ve havrada ihtiyaç halinde namaz kılınabilir. Elbette gerek ikonlar, semboller ve gerekse de heykellerden dolayı, kilise veya havrada namaz kılarken kıble duvarında olabilecek bu şeylerden sakınmak ve üzerinde bu sembollerin olmadığı bir alanı seçmek lazımdır. Bu tür yerlerde namaz kılmayı bazı alimler mekruh saymışlardır. (İbn Abidin)
Namaz kılınacak yerin temiz olmasının yanı başında insan dikkatini dağıtacak unsurlardan da arınmış olması doğru olandır.
Kadınlar adet günlerinde oruç tutabilirler mi?
Hz. Peygamber (s.a.v.) adet gören kadınların adet süresince namaz kılamayacaklarını, oruç tutamayacaklarını belirtmiştir. (Buhari, Hayız, 19, Vûdu, 63; Müslim, Hayız, 62: Ebu Davud, Tirmizi, Savm, 67)
Bütün İslam alimlerinin görüşü de bu hadise uygundur. Kadınlar kendilerine sağlanan bu nimetten yararlanmalı, sonraki günlerde tutmadıkları oruçları kaza etmeliler.
Ahir zaman sözünden ne anlamalıyız?
Kıyamete yakın olan zamana 'son zaman' anlamında ahir zaman denir. Bu ahirete yakın zaman anlamında da kullanılıyor.
Varlığın bir başı ve bir de sonu olacaktır. Mevcut olan her şey - Yüce Rabbimiz hariç - bir gün yok olacaktır. Yepyeni bir hayat, yani ahiret hayatı başlayacaktır. Orada hesap ve terazi kurulacak. Sorgu başlayacak. Cennet ve cehennemle insanlar tanışacak.
Kıyametin ne zaman kopacağını ise ancak Allah bilir. Onun ilmi Rabbimizin katındadır. (Lokman, 34)
Hiç kimse bu hususta bir tarih belirleyemez. Zaman kaydı koyamaz. Onu zamanını ancak Alemlerin Rabbi olan Allah bilir. Bize düşen ise ahir zamanın şer ve fitnelerinden kaçınmak ve ahirete hazırlanmak olmalıdır.