Hz. Peygamber (s.a.v.) bütün insanlığa son elçi olarak gönderildi.
Onun daveti hem inançsızlara ve hem de diğer din mensuplarınadır. Ona inen Kitap Kur'an-ı Kerim bütün insanlığın hidayeti rehberidir. Aşağıdaki ayetler bu hakikate işaret ediyor.
***
Ey ehli Kitap. Peygamberlerin arası kesildiği bir sırada size elçimiz geldi.
Gerçekleri size açıklıyor ki, (kıyamette) 'Bize bir müjdeleyici ve uyarıcı gelmedi demeyesiniz. İşte size müjdeleyici ve uyarıcı gelmiştir. (Maide, 19)
***
Ey peygamber! Biz seni hakikaten bir şahit, bir müjdeleyici bir uyarıcı olarak gönderdik. (Ahzab, 45, Fetih, 8)
***
Biz seni bütün insanlara ancak müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik.
Fakat insanların çoğu bunu bilmezler.
(Sebe, 28)
***
Hatırla ki, Meryem oğlu İsa; 'Ey İsrailoğulları! Ben size Allah'ın elçisiyim.
Benden önce gelen Tevrat'ı doğrulayın ve benden sonra gelecek Ahmed adında bir peygamberi de müjdeleyici olarak geldim, demişti. Fakat O, kendilerine açık deliller getirince. Bu apaçık bir büyüdür dediler. (Saf, 6)
***
Ey ehli kitap! Resulümüz size kitaptan gizlemekte olduğunuz birçok şeyi açıklamak üzere geldi. Birçok (kusurunuzu) da affediyor. Gerçekten size Allah'tan bir nur, apaçık bir kitap geldi. (Maide, 15)
***
Yanlarındaki Tevrat ve İncil'de yazılı buldukları o elçiye, o ümmi peygamberlere uyanlar (var ya), işte o peygamber onlara iyiliği emreder, onları kötülükten men eder. Onlara temiz şeyleri helal, pis şeyleri haram kılar. Ağırlıklarını ve üzerlerindeki zincirleri indirir. O peygambere inanıp ona saygı gösteren, ona yardım eden ve onunla birlikte gönderilen nur'a (Kur'an'a) uyanlar var ya, işte kurtuluşa erenler onlardır. (A'raf, 157)
***
De ki ey Muhammed! Siz Allah'ı seviyorsanız bana uyun! Allah da sizi sever ve günahlarınızı bağışlar. (
Ali İmran, 31)
***
Bugün size dininizi ikmal ettim.
Üzerinize nimetimi tamamladım. Ve sizin için din olarak İslam'ı beğendim.
(Maide, 3)
***
Kim İslam'dan başka bir din ararsa, bilsin ki kendisinden (böyle bir din) asla kabul edilmeyecek ve o, ahirette ziyan edenlerden olacaktır. (Ali İmran, 90)