Türkiye'nin en iyi haber sitesi
NİHAT HATİPOĞLU

Dinine saygısız dindarlar

Bu bir akım. Dini Allah'tan daha iyi anladıklarını vehmeden bazı insanlar var. İlim ve irfanları kendilerinden menkul.
Yazılarında birbirlerine atıflarda bulunup, şöhret olmanın veya tanınmanın yollarına koyuluyorlar.
Onlara göre halk cahil ve cühela. Halkın inancı hurafe ve bid'at dolu. Halk onları dinlemediği için büyük bir hüsran içinde halka yukarıdan bakarlar. Halkın inancı onlara göre avamdır. Kendilerini insanların seçkinleri görürler.
Tepeden bakarlar. Vahyi bile kıskanırlar. Bunlar hasbelkader Müslüman doğmuşlardır.
Bulundukları coğrafyanın inancına zorlanarak katlanıyorlar.
Başka bir coğrafyada doğsalardı İslam'ın müannid birer düşmanı kesilirlerdi.
Halkta karşılıkları yoktur.
Hakta itibar sahibi olup olmadıklarını hak teala bilir.
Bulundukları yere ait değillerdir.
Ait oldukları yere bir şey katmadıkları bellidir.
Dinin bilinen hiçbir kutsalına, ibadetine, ahlakına, imanına samimi bir yaklaşımla hiç yanaşmadılar.
Azdırlar. Halkın içinde bulunmazlar. Aynı yerde secde etmezler. Zira namazla, sadakayla, sadakatle, zikirle arada bir işleri olur. Bunlarla uğraşmaktan pek haz almazlar.
Ahiretlerimiz nasıl olacak bilmiyorum. Onların mürşitleri Dekart'tır, Spinoza'dır, Aristo'dur, Kant'tır ve diğerleridir.
Itri'den haz almazlar, Chopin'e daha müştaktırlar.
Bizim Barbaros'u dudak bükerek anarlar ama, Friedrich Barbarossa'ya daha yakın bir dünyanın hülyasındadırlar.
Maziye ait bütün referanslarla kavgaları vardır.
Muhtemelen cennette de halk olduğu için, faraza onlara girin dense, onlar diğer tarafı tercih edeceklerdir.
Dinin ilahi menşeli olduğu kanaatleri şaibelidir. Bunu tam seslendirmezlerse de, Müslümanlığa aidiyetleri de git-geller yaşıyordur.
Bunların halka olan mesafelerinin sebebi ise, halkın onları içselleştirmemeleridir.
Halkın onları ciddiye ve itibara almamalıdır.
Gittikleri yerde kendilerini dinleyecek cemaat, dua edecek samimi dudaklar, kucaklayacak sahih insanlar bulamamaktadırlar.
Dilerim yaptıklarının, durdukları yerin farkında olurlar.
Rabbe sıdk ile boyun eğerler.
Yol gösterici öndere, Hz.
Resul'e (s.a.v.) teslim olurlar.
Kendilerini halkın dununda görürler. Günahlarının ve eksikliklerinin bilincinde tövbeye sığınırlar. Büyük kâinat içinde bir nokta bile olamadıklarını fark ederler. Çünkü bizim tenkitlerimizin hedefi mahcup etmek değil, farkına varmalarını sağlamaktır.

***


Müslüman olana ilk dua
Bir gayrimüslim İslam dinine girince Efendimiz ona önce namazı öğretirdi. Sonra şu şekilde dua etmesini emrederdi:
"Allah'ım! Beni bağışla, bana merhamet et, bana hidayet et ve beni hastalık ve kötülüklerden afiyette kıl."

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA