İsmi pek bilinmez. Tanınmaz. Öne çıkanlardan değildi. Ama Hz. Peygamber'in (s.a.v.) dönemini anlatan kitaplara -ağacın dalını tutan sahabi' tanımlamasıyla geçmiş.
Neydi o özel olay.
Hz. Peygamber (s.a.v.) vefatından 4 yıl önce, 1400 sahabeyle silahsız olarak, ihrama girmiş halde Mekke'ye gitti. Gayesi umre yapmaktı. Ancak Mekkeliler Hz. Peygamber'i (s.a.v.) ve sahabesini Kâbe'yi ziyaretten alıkoydular.
Hz. Peygamber (s.a.v.) ortamı yumuşatması, niyetlerini iletip müzakerede bulunması için damadı olan Hz. Osman'ı gönderdi. Mekke'ye, çok da yakın olmayan ve Hudeybiye denilen yere çadır kurdu.
Ancak bir müddet sonra Hz. Osman'ın öldürüldüğü haberi geldi. İşte bunun üzerine Hz. Peygamber (s.a.v.) orada bulunan 1400 sahabeyle bir ağacın dibinde bir araya gelerek biatta bulundu. Tek tek herkesin elini tuttu ve sonuna kadar, ölümüne kadar direnme ve sadakat yemini yaptılar.
O gün Hz. Peygamber bir ağacın altında oturmuş ve sahabenin sözlerini orada almıştı.
Ağacın tepesinden bir dal efendimizin yüzüne sarkıyordu. Bu satırlarda kendinden bahsettiğimiz sahabi 'Ma'kil bin Yesar' yemin boyunca o dalı elleriyle tutup Hz. Peygamber'in (s.a.v.) yüzüne gelmesine engel oldu. İşte o günkü o olay onun bir nişanı oldu. Ağacın dalını Efendimizin yüzünden uzaklaştıran sahabi olarak tarihe geçti. Kur'an-ı Kerim "ağacın altında seninle biatleşenlerden razı oldu" (Fetih, 18) ayetiyle o anı ölümsüzleştirmişti.
Hz. Ömer onu Basra'ya vali yaptı. Kendi ismiyle şöhret bulmuş büyük bir nehir kazandırdı Basra'ya. Makil Nehri ismi. Böylece iyilik ve iyi iş yapanların eserleriyle anılabileceğine yol açtı.
Son anlarında vefat ederken ziyaretine gelen Ubeydullah'a şu hadisi rivayet ediyordu:
Efendimiz şöyle buyurdu dedi: "Allah birini birilerine idareci yapar da o kişi de onlara Allah için tavsiyede ve öğütte bulunmazsa cennet kokusunu duyamaz.
Halbuki cennetin kokusu yüz yıl öteden duyulur." Allah'ın rahmeti üzerine olsun.