Peygamber Efendimiz (s.a.v.), döşeğinde uyumak istediği zaman, sağ yanının üzerine yatar, sağ elini, sağ yanağının altına koyar, sonra da:
"Allah'ım! Kendimi, sana teslim ettim. Yüzümü, sana çevirdim. İşimi, sana ısmarladım. Sırtımı, sana dayadım. Ben, senin azabından korkar, rahmetini umarım. Senin rahmetinden başka sığınılacak yok, senin azabından başka korunulacak yoktur.
Ancak, senin rahmetine sığınılır ve ancak, senin rahmetinle kurtulunur.
Ben, senin indirmiş olduğun kitabına ve göndermiş olduğun peygamberine inandım.
Ey Rabbim! Yanımı, senin isminle yere koydum. Eğer, ruhumu tutar, alıkoyarsan, ona, rahmetinle muamele et! Eğer, onu, salarsan, salih kullarını koruduğun gibi, onu da, koru!
Allah'ım! Ben, senin isminle ölür, senin isminle dirilirim. Bize yediren, içiren, her ihtiyacımızı karşılayıp gideren, bizi barındıran, sığındıran Allah'a hamd olsun! Nice kişiler var ki, kendilerinin ne ihtiyaçlarını karşılayanları var, ne de, barındıranları! Allah'ım, kullarını, huzurunda topladığın günde azabından, beni koru!" diyerek dua ederdi. Kalktığında da şöyle derdi:
"Hamd olsun O Allah'a ki, bizi, öldükten sonra diriltti. Kıyamet günü, dönüşümüz de, O'na olacaktır."
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) yatağına girdiği zaman:
"Göklerin ve yerin Rabbi, her şeyin Rabbi olan, tohumu ve çekirdeği çatlatıp çimlendiren, Tevrat'ı, İncil'i ve Kuran'ı indiren Allah'ım! Ben, her kötülük sahibinin kötülüğünden sana sığınırım! Çünkü onu, perçeminden tutan sensin!
Allah'ım! Evvel, sensin! Senden önce olan hiçbir şey yoktur! Ahir sensin! Senden sonra olan hiçbir şey yoktur! Zahir, sensin! Senden başka hiçbir şey yoktur!" diye dua ederdi.
Uykudan uyandığı zaman da: "Başka ilah yok, ancak, sen varsın! Seni, tespih ve tenzih ederim. Allah'ım! Günahlarımı yarlıgamanı ve rahmetini dilerim.
Allah'ım! İlmimi artır! Bana doğru yolu gösterdikten sonra, kalbini kaydırma! Yüce katından, bana bir rahmet de, ihsan buyur! Çünkü bağışı en çok olan, sensin sen!" diyerek dua ettiği de olurdu.