Miraç kandilini salı günü kutlayacağız. Hayırlar getirmesini Yüce Rabbimizden dileriz.
Miraç'ı şöyle özetleyebiliriz: Hz. Peygamber'in (s.a.v.) peygamberliğinin 11'inci yılının ortasıdır; 'hüzün yılı' adıyla da anılan bir yıl oldu. Zira bu yıl Peygamberimiz için Mekke'deki baskı ve zulmün dışında üzüntülü günler de eklenmiştir.
Hz. Peygamber (s.a.v.) bu yıl amcası Ebu Talip ve eşi Hz. Hatice'yi peş peşe kaybetmiştir. Erkek çocukları birbiri ardınca vefat etti. Baskı, üzüntü, tehdit günden güne arttı. Gözlerin Sema'dan bir haber beklediği bir aralıktır.
Taif'teki kırgınlık
Hz. Resul bir çıkış yolu bulmak umuduyla yanında Hz. Zeyd'le beraber Taif'e gitti. Taif'te İslam'ı anlatarak İslam'ın yayılması için yeni bir zemin arayışına girdi. Ama burada da şiddetli bir düşmanlıkla karşılaştı. Taifliler İslam'ı kabullenmek istemedikleri gibi bir de Efendimiz'i (s.a.v.) taşa tuttular. O'nu ve yol arkadaşını Taif'i kalbi kırık şekilde terk etmeye zorladılar.
Gel ey gönlü kırık Peygamberim
İnsanlar tarafından bağırlarına basılmayan şerefli elçi Yüce Rabbin davetiyle ferahladı. Bir gece Mekke'de iken yanına gelen Hz. Cebrail (a.s.) göklerden ve ötesinden beklendiğini haber verdi.
Burak denilen bir binek hayvanı Mekke'de Efendimize arz edildi. Hz. Resul bu hayvana bindi ve Mekke ile Kudüs arasındaki yolculuk başladı. Kudüs'te Hz. Peygamber (s.a.v.) diğer bütün peygamberlerin ruhaniyetlerine imamlık yaparak namaz kıldırdı.
Sonra Kudüs ile Sema (Miraç, yükseliş) arasındaki yolculuk başladı. Bu aşamada efendimiz 7 kat semayı ve oradaki peygamberleri gördü. Sidretül Münteha denilen beşeri varlığın son çizgisine kadar geldi. Orada kaderi yazan kalemlerin sesini duydu. Sidre'nin yanında Cennetül Meva'ya yanaştı. Orada artık irade ne Cebrail'deydi ve ne de O'ndaydı. Ona 'gel' dendi. Yürüdü. Ufku bürüyen bürüdü. Tarifsiz bir nur kapladı her yanı.
Yürü devran senindir
Yürü Kâbe kavseyn senindir
Yürü me zağal beseru senindir
Yürü ins ve cin senindir
Yürü Cennetül Me'va senindir
Yürüdü de. Artık nereye bastığının ne kıymeti vardı ki? Orada O'na söylenen söylendi. Emredilen emredildi. Orada beş vakit namaz emredildi. Kelime-i şahadet getiren ümmetin ebedi azapta kalmayacağı müjdesi verildi.
Ve sonra dönüş başladı. Dönüş yolunda cennet ve cehennem O'na gösterildi. Geldiği gibi Mekke'ye götürüldü.
Dünya ağyar ve lakin O yar ise
Allah yar ise dünya ağyar olsa ne olur ki! Nitekim Miraç'tan sonra bütün kapılar açıldı. Kırık gönül ferah buldu. Medine kapıları açtı.
***
MİRAÇ BÜYÜK BİR MUCİZEDİR***
***
MİRAÇ'TA SUNULAN ÜÇ BARDAK***
SEMAVATA YÜKSELME VE PEYGAMBERLERLE GÖRÜŞME***
SİDRE-İ MÜNTEHA'DA
Cebrail (a.s.), yedinci kat semadan Resul-i Ekrem Efendimizi alıp yükseklere çıkardı. Daha sonra Efendimizin karşısına Sidre-i Münteha denilen Yüce Makam açıldı. Cebrail, "İşte bu, Sidre-i Münteha'dır. Ben, buradan bir parmak ucu ileri geçecek olursam yanarım" dedi ve oradan ileriye tek adım atmadı.
Efendimiz, Sidre-i Münteha'dan dört nehrin aktığını gördü. Ayrıca Peygamber Efendimiz, burada Cebrail'i bir kere daha asli şekil ve suretinde gördü. Daha önce de, kendilerine risalet vazifesi verildiği sırada onu Mekke'nin Ciyad mevkiinde ufku kaplayan haşmetli kanatlarıyla görmüştü. Bu görünüş ikinci görünüştü.
Resul-i Kibriya Efendimiz, daha sonra, yanında Cebrail olmadığı halde, Kab-ı Kavseyn'le isimlendirilen makama vardı. Bundan sonra mekândan münezzeh Yüce Rabbin sohbeti ve cemaliyle müşerref oldu.
PEYGAMBERİMİZ MİRAÇ'TA NELER GÖRDÜ (1)
PEYGAMBERİMİZ MİRAÇ'TA NELER GÖRDÜ (2)