Ortaklarının gönlünü yapmak için mi yoksa dindar muhafazakâr seçmenden oy almak için mi pek bilemiyorum da Kılıçdaroğlu başta olmak üzere CHPliler boy boy iftar pozları veriyordu. Zaten öncesinde helalleşme gibi kavramlar etrafından bu seçmen kitlesine açılım yapma gayretleri de vardı. Ancak işte her şey öyle planlandığı gibi gitmiyor. Bir yaşam tarzını değil de bir gösteriyi icra etmeye kalktığınızda hızla uyumsuzluklar kendini gösterebilir. Nerededir pek anlamadım ama Kılıçdaroğlu'nun ayakkabılarıyla seccadenin üzerinde dikilen fotoğrafları çıktı ortaya.
Aslında normal şartlarda bu tür durumlar çok az insanın dikkatini çeker. Ama son zamanlarda Kılıçdaroğlu böylesi bir şovun içindeyken üzerine böylesi bir görüntü gelince tabii ki herkes ya komik buluyor ya da samimiyetsiz.
Tabii ki kimsenin ibadetine veya inancına karışmıyoruz. Namaz kılıp kılmamak sizin tercihinizdir. Hesabı da Allah katındadır. Oruç tutup tutmamak da yine bir Müslümanın Allah'a vereceği hesapla ilgilidir. Ama işin şovunu yaparken gerçeğiyle alakanız olmadığı ortaya çıkıyorsa komik kaçıyor.
Seccadenin üzerinde poz vermek tabii ki bir yanlışlığın sonucu olabilir. Ama bilmeyenler için veya alışkın olmayanlar için söyleyelim. Seccadede namaz kılmaya alışkın bir Müslüman girdiği mekânda serilmiş seccadeleri sıradan bir halıdan kolayca ayırt eder. O seccadelere insanların alınlarını koyarak secde ettiklerini bilir. Ayakkabılarıyla dan dun yürümez. O seccadelerin üzerine basmaz. Ama bu işlerin sadece gösteri kısmıyla ilgilenenler o seccadeleri boş bulunduklarından halıdan ayırt edemezler. Çok sevdiğim bir söz vardır. Namazda aklı olmayanın ezanda kulağı olmaz.
Kimsenin seccadeyi halıdan ayırt edebilmek zorunda olduğunu iddia etmiyorum. Namaz kılmazsınız, ibadet etmezsiniz seccadenin ne işe yaradığını da bilmezsiniz. Bilmeyebilirsiniz. Tamamen özgürsünüz. Ama insanların da sizin samimiyetinizi değerlendirme özgürlüğü var. Öğlen vakti Memleket Partisi'nde çaylı börekli toplantı yapıp akşam Gelecek Partisi'nde iftar yapıyorsanız bu en basitinden komiktir. O zaman da insanlar sorar. Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu. Dindar da sorar. Seküler de sorar. Sen hangisisin? Ama işte her şey ucube bir düzenekten ibaret olunca bu tür uyumsuzluklar da kaçınılmaz oluyor. Öyle işte' Alışmadık kafada şapka durmuyor. Bu tür zırvalıklara imza atmaya devam ederseniz, dindarları ikna edemediğiniz gibi sekülerler nezdinde de itibar kaybedersiniz.