Beklenen oldu. HDP aday çıkarmayacağını ve Kemal Kılıçdaroğlu'nu destekleyeceğini açıkladı. Sanırım bu durum kimse için sürpriz değil. Zaten HDP oyları olmasa Millet İttifakı, cumhurbaşkanı adayı çıkarmayı bile düşünemeyecek kadar zayıf olurdu. Yanlış anlaşılma olmasın. Dışardaymış gibi durduğuna bakmayın. HDP bu ittifakın üçüncü değil ikinci büyük partisidir. Zaten HDP'den gelen açıklamalar da kendilerini hangi konumda gördüklerini gösteriyor. İttifak içinde CHP hariç tüm partilerin oylarını toplasanız HDP kadar oyu yoktur diye açık açık söylüyorlar. Doğruya doğru.
Ama asıl mesele o değil. Asıl mesele oy bakımından bu kadar eli rahat ve güçlü bir HDP'nin bu pazarlıktan ne beklediği. Öyle ya, oyu yüzde bire bile ulaşmayan partiler bile hem cumhurbaşkanlığı yardımcılığı hem bakanlık hem de vekillik talep ederken ittifakın ikinci partisinin hayır işi yaptığını düşünüyor olamayız. Ama HDP'nin hesabının da küçük partiler kadar küçük hesap olmadığını biliyoruz. Küçük partiler koltuk peşinde koşarken HDP kendi saplantılı ideolojisiyle tutarlı taleplerde bulunacaktır. Bakanlık falan HDP'nin gözünü doyurmaz. Çok daha fazlasını bekliyor.
En büyük beklentisi tabii ki, PKK'ya yönelik operasyonların durdurulması. Suriye ve Irak'tan Türk askerinin çekilmesi. CHP zaten asker bulundurma tezkeresine "hayır" oyu verdiğinde bu işe gönüllü olduğunun mesajını da vermişti. Hâlâ "Olamaz, CHP böylesi bir söz veremez" diye düşünüyorsanız, çok yanılıyorsunuz. Hayır, söz vermese ne olur? HDP, Millet İttifakı'nın seçim kazanması durumunda kendisine bağımlı olacağını çok iyi biliyor. O nedenle onlar için önemli olan Erdoğan'ı devirmek. Kılıçdaroğlu bir şekilde kontrol edilebilir.
HDP'nin ikinci en önemli beklentisi ise "demokratik özerklik" dedikleri ayrışma senaryosu. Bunun da otomatik olarak geleceğini düşünüyorlar. Genel seçimlerden 10 ay sonra yapılacak olan belediye seçimlerinde Güneydoğu'da önemli merkezlerin belediyelerini kazandıklarında belediye kaynaklarını yine PKK'ya aktarabileceklerini, belediyenin iş makineleriyle yine hendek kazabileceklerini biliyorlar. Sonrasında ne olacağını da biz biliyoruz. Özerklik ilanı, fiili kontrol ve ayaklanma. Hiç kimsenin şüphesi olmasın. Bilmediğimiz planlar değil bunlar
Bir başka beklenti de terörün uzantısı bir partiyi sıradanlaştırmak. Zaten bunu Millet İttifakı nezdinde elde ettiler. Kılıçdaroğlu, HDP bayrakları önünde poz vermeye başladı. Bir de HDP desteğiyle iktidara gelirse HDP'nin terörle ilişkisini sorgulanamaz göstermek için her şey yapılacak. Terörün sıradanlaştırılması, normalmiş ve meşruymuş gibi gösterilmesi tam da budur. HDP, Millet İttifakı'nı peşine taktı ve sürüklüyor.
Bunlar aslında kimsenin bilmediği şeyler değil. Ama ben yine de yazayım. Basit ve sade bir dille gerçeklerin ne olduğuna işaret edeyim. Kendini kandırma eğiliminde olanlar varsa belki iki dakika da olsa düşünmesine vesile olabilirse ne âlâ. Hatırlatmış olalım. Elimizle düzeltemiyorsak, dilimizle söyleyelim. Bütün çaba budur.
Erdoğan'dan kurtulmak için şeytanla bile pazarlık yapmaya hazır olanlar, vicdanlarına dönüp sormadıkları müddetçe yapacak fazla bir şey yok. Ancak buradan tarihe not düşelim. Terörle el ele yürüyenler kazanacaklarını sansalar da büyük kaybederler. Teröre elini verenler kolunu kaptırır. Biz Erdoğan'ı devirelim de HDP'yi sonra düşünürüz diyenler, haberiniz olsun öyle bir ihtimal yok. HDP'ye ve arkasındakilere bağımlı olarak HDP'yi ve PKK'yı sonradan kontrol edemezsiniz.