Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HASAN BASRİ YALÇIN

Erdoğan’ın tek rakibi kendisidir

Son günlerde muhalefeti bir telaş sardı. Bir ay öncesine kadar taşıdıkları yersiz özgüvenin yerinde yeller esiyor. Bu hâl daha saldırgan bir söylem tutturmalarına da neden oluyor. Çünkü hem AK Parti'nin hem de Cumhurbaşkanı'nın oylarında gözle görülür bir yükseliş var. Aslına bakarsanız bu zamana kadar AK Parti'nin kararsızları olarak nitelendirilen grupların hızla AK Parti'ye döndüğü görülüyor. Bunlar sadece benim değil muhalif anketçilerin de görüşleri.
Ne mi oldu? Şöyle izah edebiliriz. Öncelikle bu alışık olmadığımız bir durum değil. Daha önce benzerlerini görmüştük. AK Parti'nin oyları genelde seçim dönemlerinde zirve yapar. Seçimin uzak olduğu tarihlerde AK Parti yüzde otuzlar bandına gelir. Sonra yavaş yavaş yükselir. Bu sefer de farklı olmuyor. Seçimin uzak olduğu dönemler, AK Parti'nin yatırım dönemleridir. Yatırım dönemleri masraflı ve sıkıntılıdır. Ama semereleri toplanmaya başlandığında seçmen buna hızla olumlu yanıt verir. Ve oylar yükselir.
Ama bu sefer son bir-iki yıl içinde yaşanan ekonomik sıkıntıların aşılamayacağını ve bu kitlenin AK Parti'den kalıcı olarak kopabileceğini iddia edenler vardı. Halbuki bunun olması için seçmenin Erdoğan'ı ve AK Parti'yi bu işin altından kalkamayacakmış gibi görmesi gerekirdi. Bu hiç olmadı. En kritik dönemeçlerde bile, mesela 20 Aralık açıklamasında bile, vatandaşın Erdoğan'a olan güveni görülüyordu. Dahası muhalefet hiçbir alternatif söylem kuramadığı için "Yaparsa yine Erdoğan yapar" fikri yaygınlık kazandı.
Dahası birileri Erdoğan'ın hep bir kurgusu ve planı olduğunu unutuyor. Dikkat ederseniz son birkaç ay içerisinde Erdoğan gündemi doğrudan eline aldı. Sanki bu vakte kadar muhalefeti bilerek serbest bırakmış ve muhalefetin kendini yıpratmasını beklemiş gibi. Gerçekten öyle oldu. Özgüven patlaması yaşayan muhalefet, kendi arasında ganimet kavgasına bile düştü. Açık açık "adayın önemli olmadığını, muhalefetin adayının her kim olursa olsun kazanacağını" söyleyen CHP'liler oldu. Oltanın ucuna takıldılar ve sürüklendikçe sürüklendiler.
Bu esnada Erdoğan, yatırımlarına devam etti. "Sosyal konut projesinden tahıl koridoruna, ücret artışlarından Togg'a, Türkiye Yüzyılı programından başörtüsü teklifine" kadar birçok işi arka arkaya dizmeye başladı. Sahaya ayağını basar basmaz farkını gösterdi. Görün bakın daha neler yapacak.
Ama belki de en önemlisi ekonomide yaşanacak. Son günlerde Erdoğan'ın ekonomi politikasının gerçek bir ekonomik başarı üreteceği fikri yaygınlık kazanmaya başladı. Faizler düşmeye devam ediyor ama dolar sıçramaları yok. Enflasyonun ister baz etkisiyle ister başka yöntemlerle orta ve uzun vadede durulacağı anlaşılıyor. Hepsinden önemlisi, faiz artıran ülkelerin yakın zamanda resesyona girme ihtimali de artış gösteriyor. Seçime doğru Erdoğan, vatandaşa kendi yönteminin başarılı olduğunu mukayeseli olarak anlatacak ve buradan muazzam bir hikâye çıkartacaktır.
İşte Türkiye siyasetinde Erdoğan etkisinin kısa bir özeti ve son örneği budur. Muhalefet bu denklemde "etkisiz eleman"dır. Erdoğan bildiği gibi iş tutmaya ve kendi kurgusunu işletmeye devam ediyor. Hatta bu muhalefeti bile tanzim ediyor. O nedenle diyorum tek rakibi kendisidir.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA