ABD ile Türkiye'nin her meselesi yılan hikâyesine dönüyor. F-16'lar için de benzer bir süreç yaşama ihtimalimiz çok yüksek.
Zaten biliyorsunuz, F-16 savaş uçakları Türkiye'nin asıl tercihi değildi. ABD, parasını ödediğimiz ve ortağı olduğumuz F-35'lerden Türkiye'yi çıkarma kararı almış ve o zamana kadar ödediğimiz 1 milyar 400 milyon doların bedeli olarak F-16'ları teklif etmişti.
O zamandan bu zamana Türkiye'nin konuya yaklaşımı da değişti. Sanırım artık bunu Türkiye iyi bir gelişme olarak değerlendiriyor. F-35'lerin yaşadığı teknik sorunlar ve Türkiye'yi uzun vadede hava kuvvetleri açısından ABD'ye bağımlı hale getirmesi gibi kaygılar nedeniyle Türkiye, F-35'ten çıkarılmasını bir fırsat olarak görme eğilimi geliştirdi. Sanırım tüm kaynaklar bundan sonra Milli Muharip Uçak projesine aktarılacak. Cesur ve kararlı bir adım olduğunu söyleyebilirim. Kolay olmadığını biliyoruz, ama bu karar zorunluluktan doğmuş olsa da Türkiye'nin koyduğu stratejik hedefler için uyumlu bir sonuç.
Tabii ki Milli Muharip Uçak için on yılları bulabilecek uzun bir süreçten bahsediyoruz. Türkiye bu esnada hava kuvvetlerini zaafa uğratmamanın bir yolunu bulmalıydı. Ve F-16'ların modernize edilmiş halleri Türkiye için uygun bir ara çözüm olarak görülüyor. Ancak ABD bunu da zorlaştırmaya kalkıştı.
Kongre'ye getirilen teklifte bu uçakların Türkiye'ye satışı için iki şart konulmak istendi. "Türkiye bu uçakları Yunan hava sahasına bir tehdit olarak kullanmasın ve Amerikan başkanı bunun Amerikan ulusal çıkarı için öncelikli olduğuna dair onay versin" dediler.
Tabii ki bu şartlar Türkiye için kabul edilebilir değildi. Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar "şarta bağlanırsa Türkiye'nin bu uçakları almayacağını ve alternatif pazarlara bakacağını" söyledi ve ardından İngiltere'de savaş uçaklarını incelemeye gitti.
Bunun üzerine Amerikan Kongresi ikna oluverdi ve iki şart taslaktan çıktı. Bunun iyi bir gelişme olduğunu tespit etmek lazım. Ancak bazı noktalar da açıkça dile getirilmeli.
Bir kere bunlar, Kongre ve lobilerin koymak istediği bir şart olarak gösterilmesine rağmen aslında Amerikan devletinin şartlarıydı; Kongre ve lobiler işin bahanesiydi. Zaten Türkiye tepki verince şartlar kalkıverdi. İkincisi bu şartların kalkmış olması geride hiçbir sorun kalmadığı anlamına gelmez. Önümüzdeki günlerde ve teslimat süreçlerinde ABD ipe un sermeye devam edecektir. Başka başka bahaneler bularak süreci elinden geldiğince geciktirmek isteyecektir.
Bunca olup bitenden sonra ABD'nin sözlerini tutacağını ve anlaşmalara uyacağını ben şahsen pek beklemiyorum. Birkaç ay içinde yeni bahaneler ortaya çıkabilir. ABD, Türkiye ile stratejik bir anlaşmazlığın içinde olduğu için bu genel tavrı tüm konulara yansıdığı gibi F-16'lara da yansıyacaktır. Bence biraz da bu noktadan hesap yapmakta fayda var.