Yunanistan'ın son zamanlarda Türkiye'ye yönelik kışkırtmalarının sistematik bir tavır olduğu ortada. Mesele sadece bir seçim uğruna milliyetçiliği tetiklemenin üzerinde görünüyor.
Belki Miçotakis seçimleri kaybeder ve yerine Çipras gelirse tavır biraz olsun değişim arz edebilir. Ama seçim tek başına bu provokasyonların sebebi olmadığı için nihai olarak son bulmasını da sağlamayacaktır.
ABD'nin Yunanistan üzerindeki planlarını ve bu planların Türkiye üzerindeki etkilerini düşünecek olursak meseleyi Türkiye açısından daha sağlıklı bir zemine oturtmuş oluruz. Bu da bize Yunanistan'ın kışkırtıcı rolünün önümüzdeki dönemde de devam edeceğini hatta yeni sorun alanları bile doğurabileceğini gösteriyor. Bu nedenle de Türkiye'nin her türlü senaryoya hazır olması gerekir.
Mesela Yunanistan Türkiye karasularına yakın olmayan adalarda 12 mil kararı alacak olursa Türkiye bunu da savaş sebebi sayıp saymayacağı konusunda düşünmek zorunda. Veya Doğu Akdeniz'deki tartışmalı alanlara yönelik yeni adımlar atılırsa Türkiye nasıl karşılık vereceğini de planlamalı. Ben meselenin bahsi edildiği gibi müzakere yöntemleriyle çözülebileceği kanaatinde değilim. Müzakere sadece çatışmayı engeller ve zaman kazandırır. Fakat uzun vadede pek bir sorun çözmez.
Ama konuyu abartmaktan da kaçınmak gerektiğini düşünüyorum. Türkiye en azından yakın bir zamanda sıcak bir çatışma ihtimali içinde değil. Ne ABD'nin ne Yunanistan'ın gerilimi bu noktaya kadar tırmandıracağını düşünmüyorum. Bu tüm dünya siyasetini temellerinden sarsacak bir çılgınlık olur. Gerçi bugünlerde dünya siyasetinde çok çılgınlık yaşandığını söyleyebilirsiniz ama yine de bu çılgınlıkların belirli alanlara hapsedilmeye çalışıldığı da ortada.
İki NATO müttefiki arasındaki bir sıcak çatışma ihtimali Rusya-Ukrayna Savaşı'nın çok ötesinde etkilere neden olacaktır. O nedenle de ateşlenmesi çok daha zordur.
Kazakistan dönüşü Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuya dair verdiği mesajlar da benzer bir okumayı temsil ediyordu. Erdoğan "biz zırhımızı kuşandık. Rahatız" dedi. "Bir gece ansızın gelebiliriz" ifadesini kullandığında muhatabının sonuçlara dair doğru mesajları aldığından pek şüphesi yoktu.
Aynı mülakattan edindiğim bir başka izlenim ise Türkiye'nin Yunanistan'la ilişkili tüm sorunlara dair genel bir stratejisinin olduğuydu.
Gördüğüm kadarıyla Türkiye meseleyi soğukkanlılıkla ele alıyor ve atacağı her adım için uygun zamanlama hesabı yapıyor. Kendi oyun planı olduğu için de endişeye pek kapılmıyor.
Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz