Birçok kimsenin söyleyemediğini Peskov açıkça söylemiş: "Türkiye bizim güçlü bir ortağımız. Recep Tayyip Erdoğan büyük ve güçlü bir lider ve Türkiye güçlü bir bölgesel güçtür. Türkiye, diğer NATO üye ülkeleri arasında en egemen olanıdır." Rus sözcüye ne derseniz deyin bu konuda hakkını yemeyin. Türkiye'ye dair gerçekleri oldukça sade biçimde dile getirmiş.
Özellikle son cümlesi önemli. Türkiye'nin diğer NATO üyelerine oranla daha egemen bir devlet olduğunu düşünüyor. Uzun süredir benim de dile getirmeye çalıştığım gerçeklik bu. Belki Türkiye, NATO'nun en güçlü ülkesi değil. Belki Avrupa'nın da en güçlü ülkesi değil. Fakat ürettiği etki alanına bakacak olursanız diğer NATO üyeleriyle kıyaslanamayacak kadar geniş olduğunu görürsünüz. En basitinden Türkiye'nin Ukrayna ile Rusya arasında kurgulamaya çalıştığı diplomasiyi ele alın.
Burada önemli olan kısım, Ukrayna ve Rusya'nın Türkiye'ye güven duyması değil. Güven duygusu tek başına bu tür süreçleri idare etmek için yeterli değildir. Her iki taraf da biliyor ki, Türkiye bir adım attığında veya bir söz söylediğinde bütünüyle kendi sözünü konuşuyor, kendi planını uyguluyor. NATO'daki birçok ülke gibi ABD'nin pozisyonuna göre kendini ayarlamak zorunda hissetmiyor. Aksine Türkiye baştan beri Ukrayna konusunda kendi yolunu takip ediyor. İşte bu nedenle herkes, Türkiye'nin konumunu gerçek ve bağımsız bir konum olarak görüyor.
Mesela, Macron, Putin'le görüştüğünde Putin, Macron'un tek başına karar alamayacağını bilir. Macron'un patronu olarak gördüğü Amerika'yı ikna edemeyeceğini de bilir. O nedenle her görüşmede Macron'u oyalayıp gönderiyor. Çünkü Macron istese bile kendine has bir çizgi kuramaz.
Ama öte taraftan Erdoğan, bu çizgiyi uzun süredir kurmuş. Bunun planını yapmış, uygulamasını ortaya koymuş ve hatta bedelini ödemiş. Türkiye son yıllarını güvenlik ve dış politika alanında türlü mücadelelerle geçirdi. Ancak bu mücadelelerin sonunda kendi özgül ağırlığını üretebildi. Suriye'de kendi güvenlik bölgesini kendisi inşa etti. Libya ve Doğu Akdeniz'de kendi çıkarlarını, kendi donanması ve askeri gücüyle korudu. Bu uğurda gerektiğinde ABD'yle, gerektiğinde Rusya'yla çekişmekten kaçmadı. Gözünü kararttı ve sonuç aldı. Hepsinden de alnının akıyla çıktı. Hem de bunu içeride ve dışarıda "Olmaz, olamaz, yapamaz, yapılamaz" diyenlere rağmen yaptı.
Bugün Avrupalı liderler de benzer bir durumla karşı karşıya. ABD, Ukrayna'da Rusya'yı Avrupa'nın karşısına çıkartıyor. Avrupalılara öncülük etmiyor, aksine arkadan itiyor. Avrupalı liderlerin bunu çok açık görebildiklerini düşünüyorum. Ama içlerinden Erdoğan'ın gösterdiği liderlik ve cesareti gösterebilecek herhangi bir kimseyi göremiyorum. Bu nedenle Avrupa, Amerikalıların eteğine yapışmaya devam ediyor.
Türkiye mi? Endişeye mahal yok. Türkiye, Erdoğan sayesinde kendi işini kendi gören egemen bir devlet oldu. Kimsenin eteğine yapışmak zorunda değil. Sınavını verdi. Sırasını savdı. Avrupa'nın ne yapacağını izliyor.