Türkiye, Balkanlar'ın açık ara en güçlü ülkesi ve doğal bir parçası. Bu nedenle Sırbistan dahil tüm Balkan ülkeleriyle sıkı ilişkilere sahip. Birçok devletle sürekli ikili anlaşma paketleri imzalanıyor. Ama son dönemde Bosna'da ortaya çıkan gerilim nedeniyle Türkiye'nin Balkan mesaisi de artış gösterdi.
Bosnalı Sırp lider Dodik, Sırp Cumhuriyeti'nin Bosna'dan ayrılmasını ima etmeye başlayınca Balkanlar yeniden hareketlendi. Böylesi gelişmeler tabii ki tüm bölge için oldukça tedirgin edici. Doksanlı yıllarda yaşanan soykırım ve Bosna'da siyasi düzenin pamuk ipliğine bağlı olduğu düşünüldüğünde insanın tüyleri ürperiyor.
Türkiye bu gelişmelerin bir sonucu olarak yoğun bir Balkan diplomasisi başlattı diyebiliriz. Bundan yaklaşık bir ay kadar önce Dodik, Ankara'ya çağrıldı. Ve muhtemelen Sırbistan Cumhurbaşkanı Vucic ile de iletişime geçildi. Sonrasında Dodik, açıklamalarını yumuşatmak zorunda kaldı.
Ama bu tekrar gerilimin hızlı biçimde artış göstermeyeceği anlamına gelmiyor. Balkanlar her zaman belirsizliğin coğrafyası olmuştur. Dış müdahalelere çokça açıktır. Hele de Dayton Anlaşması gibi hiçbir sorunu çözmeyen, aksine kilitlenmeyi çözüm olarak dayatan bir anlaşma ortadayken Balkanlar'ın bir anda kan gölüne dönme ihtimali maalesef hiç uzak değil.
Dahası ABD'nin tüm dünya siyasetine dair ilgisizliği, istikrarsızlığın en cari sebebi olarak karşımızda duruyor. Durum böyle olunca Türkiye için hem fırsat hem de risklerle dolu bir alan açılıyor.
Bosna, Kosova ve Arnavutluk gibi ülkeler ABD'nin ilgisizliğini ve AB'nin yetersizliğini gördükçe daha fazla Türkiye'yle yakınlaşma ihtiyacı hissediyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın son Arnavutluk ziyareti ve bu ziyaret esnasındaki ağırlanma biçimine bakarsanız Türkiye'nin nasıl bir etkinlik şansı olduğunu görebilirsiniz.
Sırplar bile Türkiye'ye benzer bir alaka gösteriyor. Erdoğan'ın Arnavutluk ziyaretinin hemen ertesi sabahı Sırbistan Cumhurbaşkanı Vucic'in Ankara'ya gelmesi bunun göstergesidir. Eğer Türkiye hem Bosna ve Arnavutluk gibi ülkelerin güvenlik arayışını doyurabilir hem de Sırbistan'ı yakın çevresinde tutmayı becerebilirse, bir kriz daha Türkiye için fırsata dönüşebilir. Bu yeni diplomasi hem bölgenin istikrar arayışına katkı sunar hem de Türkiye'nin muazzam bir Balkan atağına zemin oluşturur. Son dönemde artan Balkan trafiğini bu açıdan değerlendirmek daha doğru olur.