Yaklaşık son bir aydır Erdoğan- Biden görüşmesine odaklandık. Belki çok anlam yüklendiğini düşünenler vardır ama Türk-Amerikan ilişkilerinin son sekiz yılı ve Biden'ın şimdiye kadarki Türkiye söylemleri göz önünde bulundurulduğunda bu kadar merak uyandırması şaşırtıcı değil.
Bazen dış politika, iç siyasete de sirayet edebilir. Hele kutuplaşmanın zirveye ulaştığı ortamlarda maalesef bu eğilim daha da ciddi bir hâl alabiliyor. Biden'ın "Muhalefeti destekleyerek Erdoğan'ı devireceğiz" açıklamasından bu yana ülkemizdeki muhalif kesimler üzülerek söylüyorum ki, Biden'ın Erdoğan'a yapacağı herhangi bir küstahlıktan dahi zevk alacak hale geldiler. Ama son yirmi yılda Erdoğan'ı azıcık tanıyanlar bile onun böyle bir şeye pabuç bırakmayacağını çok iyi bilir.
Bunca Amerikan başkanı veya diğer devlet başkanlarıyla yaptığı hiçbir görüşmede ezilip büzülen bir hâline şahit olmadık. Aksine bu tür toplantıların hepsinde, çevresine yaydığı enerjiyle hep merkezi bir rol oynamayı başardı.
Ama buna rağmen muhaliflerin umutsuz beklentileri devam ediyor. Bazı gazetelerin Erdoğan ile Biden selamlaşırken bir anı dondurarak eşitsiz bir ilişki görüntüsü üretme çabası, işte bu çaresiz ve zavallı arayışın bir parçasıdır. Bunun hastalıklı bir tutum olduğunu sanırım artık söylemeye gerek yok.
AMERİKA VE BİDEN BİLDİĞİNİZ GİBİ
Bu algı çabalarını bir kenara bırakacak olursak, ABD ile Türkiye arasındaki görüşmelerden çok büyük bir sürpriz çıkmadığını söyleyebiliriz. Kabaca özetleyecek olursak, iki taraf da daha fazla kriz istemediğini dile getirmiş oldu. Yeni bir başlangıç niyeti var. Ama bunun ne kadar ilerleyebileceği de ayrı tartışma konusu.
Amerika ne yapmak istediğini biliyor olsaydı belki o zaman müzakereler daha anlamlı bir zeminde yürütülebilirdi. Muhatabımızın kafası karışık olduğundan, yani stratejik önceliklerini belirleyemediğinden, cesur adımlar atmaya hazır olmadığı görülüyor. Bu yüzden de taraflar arası teknik görüşmelere yönelmek vakit kazanma amaçlı okunabilir.
Öte taraftan PYD ve FETÖ gibi konularda Amerika zaten uzlaşmaz bir tavra sahip. Böylesi önemli kararların alınması için hem zamana hem de başka tür gelişmelere ihtiyaç var. Amerika başka bir kriz alanında Türkiye'nin desteğine ihtiyacı olduğunu düşünmeden bu ikisinden maalesef kolayca vazgeçecek gibi görünmüyor.
Biden'ın, Putin ile kritik görüşmesi işte bu yüzden önemli. O görüşmeden çıkacak sonuç büyük oranda Amerika'nın konumunu şekillendirebilir.
Ama öyle ya da böyle biz Biden'ın pek Türkiye dostu olmadığını biliyoruz. Buna rağmen krizleri büyütmeme eğilimi iyidir. Türkiye, ABD ile gerilim yaşadığı son 8 yılda zoru başardı. Etrafındaki kuşatmayı kırmanın yolunu buldu. O nedenle yeni krizlere hiç ihtiyacı yok. Zaman bakımından da eli rahat. Dibimizde bir terör devleti ihtimalini Amerika'ya rağmen çökertmişken bundan böyle mesafeli bir ilişkiyi sürdürmek çok daha kolay olur.
Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz