HDP'ye kapatma davası tekrar gündeme gelince yine aynı tartışmalar ortaya saçıldı. Hem hukuken hem de vicdanen HDP'nin savunulacak tek bir tarafı yok. Hele 2015'te yaşananlar düşünüldüğünde kimsenin artık Türkiye'de HDP'den gerçek bir siyasi parti olmasını beklediği de yok.
HDP kendisinin siyasi bir parti olmadığını, PKK'nın bir kolu olduğunu defalarca kanıtladı. Denenmemiş olsa belki konuşulur ve makul bir zeminde tartışılır. Ancak tüm bu olup bitenin ardından hâlâ HDP'nin "düz ovada" siyaset yapacağını söylemek ya büyük bir saflık olur ya da hepimizi saf yerine koymak. Şahsen benim karnım böylesi hikâyelere tok.
Ancak yine de modası geçmiş iddialar sahneye sürülüyor. "Parti kapatmanın terörle mücadelede çözüm olmadığı, aksine kapanan partiye bir mağduriyet kazandırıp daha da güçlenmesine neden olduğu" söyleniyor. Baştan beri bu iddiayı da reddediyorum. Bunu dile getirenler de ya basit bir gerçekliğin farkında değil ya da yalan söylüyor.
Kapatmalara dair anlatı gerçeklerle uyuşmuyor
Birincisi her parti kapatma, kapatılan parti için bir mağduriyet hissi uyandırmaz. Refah Partisi'nin kapatılması veya bu ülkede gerçekten demokratik siyasetin parçası olan diğer bazı partilerin kapatılmış olması tabii ki haksızlık olarak görülebilir. Ancak o örneklerde bile kapatılan partilerin oylarını artırdığını söylemek doğru değil. Veriler ortada. Refah Partisi sonrasında kurulan Fazilet Partisi ciddi bir oy kaybına uğramıştır. Refah Partisi'nin bile oylarını artırmayan kapatma HDP'nin oylarını hiç artırmaz.
Zaten bunun örneklerini de gördük. HDP'nin öncülü partiler yedi kez kapatıldı. O partiler kapatıldığı dönemlerde HDP'nin oyları hiçbir zaman yüzde 10'a çıkamazdı. Genelde yüzde 6 veya 7 seviyesinde kalırdı. HDP kapatılmadığı müddetçe oylarını artırdı. Bunun tabii ki bir açıklaması var. HDP seçmeni, parti kapatılmadığı müddetçe bu haliyle bile siyaseten etkili olabileceğini düşündüğü için HDP'ye yöneliyor.
Ancak bu şartlar altında HDP'nin siyaseten ve hukuken var olamayacağını ve etki üretemeyeceğini görse HDP'nin oyları erir. 2015 yazında tam da bunu gördük. 7 Haziran seçimlerinde HDP yüzde 13 oy almasına rağmen devlet duruma el koyup hendek operasyonlarını başlattığında HDP ciddi bir oy kaybına uğradı. Devletin kendini göstermesi yetti.
Daha da geriye giderseniz, teröre hizmet eden bir siyasi partinin siyaset yoluyla nasıl zemin kazandığını SHP-HEP işbirliğinde de bulabilirsiniz. PKK'nın partileri 1991'deki bu işbirliğinin siyaset arenasına bıraktığı bir hastalıktır. Aynı işi şimdi CHP tekrar yapıyor. Daha da beteri, HDP'yi meşrulaştırmaya gayret ediyor.
HDP tipinde bir partiyi kapatmak, demokrasi ve hukuka zarar vermez, aksine demokrasi ve hukukun korunması anlamına gelir. İspanya'da terörü kınamaktan kaçınan Batasuna bile kapatılıyorken Türkiye'de terörün kolu olan HDP'nin elli kere kapatılması gerekir.
Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz