Biden yönetiminin dış politika tercihlerini anlamaya çalışıyoruz. Ortaya konulan söylemler, şimdiye kadar bizim için anlamlı bir bütün sunmuyor. Stratejik bir plandan çok temenniler sepeti desek yeridir.
Esasen stratejik değerlendirmelerin birçoğunda bu tür sepetlerle karşılaşırız. Kötü planlamanın bir göstergesidir. Kötü planlamalarda zaman zaman ulusal güvenlik tehdidi bir türlü tarif edilemez. Önceliklendirme sorunu yaşanır. Tehditle başa çıkmak için ne tür araçlar kullanılacağı ve bu araçların hedeflere uygunluğu falan birbirine karıştırılabilir. Dünyanın en gelişmiş ülkelerinin en incelikli planlamalarında dahi bu tür sorunlarla karşılaşabilirsiniz.
Ancak Amerika için bu olağan ve sıradan bir durum hâlini aldı. En basitinden, bugün Amerika'nın kimi dost kimi düşman olarak gördüğünü bile bilmiyoruz. Asıl sorun bunu Biden da bilmiyor. Mesela, Rusya ile bir gerilim siyaseti yavaş yavaş inşa ediliyor. Bunun son örneğini Ukrayna'da gördük. Ancak krizin tırmandırılış biçimine baktığınızda Amerika'nın nereye kadar ilerleyeceğini bile hesap etmediğini gördük. Amerikan gemileri bir anda arkasını dönüp gitti. Ve Ukrayna krizinin üstü örtülmüş gibi yapıldı. Ama aslında fena bir çizik yedi.
Öbür taraftan özellikle Tayvan konusunda Amerika aynı anda Çin'i de provoke ediyor. İktidara geldiği ilk günden bu yana Tayvan konusunda öyle mesajlar veriyor ki, Biden'ın Çin ile savaşmaya karar verdiğini bile düşünebilirsiniz. Amerika, Tayvan'ın varlığını görmezden gelen ve Çin'i teskin etmek için kabul edilmiş "tek Çin" siyasetini terk edecek gibi görünüyor. Çin ise bunu savaş nedeni olarak görüyor. Halbuki Amerika, Çin Denizi'nde bir savaş için hiç hazır değil. Aklından bile geçirmiyor. Ama buna rağmen söz ve eylemleriyle anlamsız bir provokasyonu da sürdürüyor.
SOMUT DEGİL SOYUT ADIMLAR
Trump'ı istediğiniz kadar eleştirebilirsiniz ama Çin'e karşı giriştiğini iddia ettiği mücadeleyi en azından somut bir zemin üzerine inşa etme çabası göstermişti. Ticaret savaşları eğer ciddi boyutlara ulaşsa, iyi uygulansa ve siyasi destekle de sürdürülmüş olsaydı Çin'in tecrit edilmesini dahi sağlayabilirdi. Ancak Biden'ın kaşıdığı alanlar Çin'e somut zarar vermek bir yana ona fırsat bile sunabilir. Bir anda Tayvan'ı işgal eder, Amerika da uzaktan seyretmek zorunda kalabilir. Çünkü ne derse desin, Amerika'nın bu konuda ufacık bir hazırlığı bile yok.
Şu soru bile çözülebilmiş değil: "Amerika için öncelikli tehdit Rusya mıdır, Çin mi?" Her ikisi birden olamaz. Stratejik bir bakış açısı, birini diğerine öncelemek gerektiğini bilir. Tüm dünyayla aynı anda kavga edemezsiniz.
Haziran'da NATO zirvesi yapılacak. Gündemin ilk maddesi doğal olarak Rusya. Son maddesi ise Çin. Ama bunların arasına son derece popüler maddeler yerleştirilmiş. İklim, siber saldırılar, yıkıcı teknolojiler falan. Bunları küçümsediğim için demiyorum. Ama rakibinin kim olduğunu bilmeyen Amerika, yıkıcı teknolojiler konusunu NATO zeminine getirse ne olur, getirmese ne olur?
Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz