Biden kabinesi şekillenmeye başladı. Ortada çok şaşırtıcı bir durum yok. Obama dönemlerinin devamı olacak ifadesi kendini doğruluyor. Atanan önemli isimlerin birçoğu Obama döneminde daha alt seviyelerde görev almış kimseler. Dolayısıyla Obama dönemi zihniyetinin büyük oranda hakim olacağını söyleyebiliriz.
Dışişleri Bakanlığı'na aday gösterilen Anthony Blinken zaten Obama döneminde dışişleri bakan yardımcılığı görevini yürütmüştü. Türkiye'ye yabancı bir isim değil. Kişisel olarak Ortadoğu'ya yoğun bir ilgisi var. 15 Temmuz darbe girişimi ardından Biden gibi Blinken de Ankara'yı ziyaret etmişti.
O zaman da Biden'ın yaptığına benzer açıklamalar yapmıştı. "Türkiye'de yaşananları biz pek anlamamışız" gibi çok da inandırıcı olmayan ifadelerle özür dilemişliği vardır.
Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz
Blinken bütün bu kişisel özelliklerinin dışında dayandığı zihniyet açısından da bilmediğimiz türde biri değil. Liberal uluslararasıcılığın temsilcilerinden. Amerikan çıkarlarını savunmak için Amerikan merkezli uluslararası kurumları desteklemek ve müttefikler arasında diplomatik görüşmelerle ortak bir tutum belirlemek şeklinde ifade edilebilir.
Özü itibariyle Amerikan nüfuzunun yaygınlaştırılmasının düşük maliyetli bir formudur. Amerika hem elini ateşe sokmayacak hem de müttefikleri Amerika'nın beklentilerine uygun hareket edecek. Hatta zaman zaman Amerika'nın işlerini de görecek.
Zaten Obama döneminde Türkiye'yi zorlamak istedikleri de buydu. DEAŞ'la Türkiye'nin tek başına ve Amerikan çıkarları uğruna savaşmasını istediler. Türkiye kabul etmeyince PYD'yi sahneye sürdüler. Bu bakımdan aslında Blinken ve benzerlerinin müttefiklerine çok da sadakati yoktur. Obama döneminde bunu sık sık konuşmuştuk.
Amerika'nın müttefiklerini araçsallaştırma çabası Trump döneminin yöntemi değildi. O daha çok ceza kesme eğilimindeydi. Şimdi Biden döneminde iyi niyet beyanlarına rağmen ABD'nin müttefiklerine somut güvence vereceğini düşünemeyiz.
Şimdilik var olan iyimserlik havası ilk krizde yerini yeni tartışmalara bırakabilir. Amerika müttefiklerinden Çin ile bozuşmasını bekleyecek ama karşılığında ne verecek? Bu ve benzeri sorulara verilmiş bir cevap yok. Dolayısıyla yeni Amerikan yönetiminden büyük beklentilere girenlere ufak bir uyarı yapmak lazım. Neoliberal küreselleşmenin yeniden doğuşu çok kolay değil.