Libya'da Türkiye ve Rusya en belirgin iki aktör. İdlib'de bir mutabakat var. Fırat'ın doğusunda ortak devriyeler yapılıyor. Bunlara şimdi Karabağ'daki ortak görev gücü de eklenecek. Konuyla ilgili tezkere Meclis'e sevk edildi. Böylece Karabağ'daki son durumun ne olacağına dair sorularımız da cevaplanmış oldu.
Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz
Zira Azerbaycan, Ermenistan ve Rusya arasında imzalanan mutabakatta Türkiye'nin nasıl yer alacağını merak ediyorduk. Mutabakatta görev gücü olarak sadece Rusya'nın adı geçiyordu. Aliyev ise Türkiye'nin de yer alacağını söylemişti. Görülen o ki, önemli bir sorun aşılmış. Türkiye'nin beklentisi karşılanıyor.
Anlaşmada en dikkat çekici husus buydu. Rus görev gücünün beş yıl süreyle bölgede bulunması Azerbaycan egemenliği için sorun olabilirdi. Gerçi beş yıllık sürenin sonuna altı ay kala Azerbaycan Rusya'nın çekilmesini talep ettiğinde Rusya çekilecekti. Ama bu tür durumlarda tarafların birbirine güvenmemesi gayet doğaldır. Ancak Türkiye de görev gücünde yer alacaksa buna karşı bir önlem alınmış olur.
Böylece hem Azerbaycan'ın egemenlik hakları hem de Türkiye'nin çıkarları sağlam bir zemine oturtulmuş olacak. Ama yine de birçok bölgede Rusya ile böylesine yakın temasta olmamızdan çekinenler olabilir. Bu iş nereye gider diye soranlara rastlıyoruz.
Doğrudur. Rusya gibi devletle burun buruna olmak hiç arzu edebileceğimiz bir durum değil. Bu tür ilişkiler içinde ciddi riskler barındırabilir. Ama arzu etsek de etmesek de bazı zorunluluklar çerçevesinde pozisyon almak zorundayız. Rusya ile aramızdaki bunca kritik meseleyi tek bir adımda çözmenin imkanı yok. Ruslar da bunun farkında. Ne Suriye'de ne Libya'da Türkiye'yi resmin dışına itemediklerini gördüler. Şimdi aynı durum Azerbaycan'da bu nedenle ortaya çıktı. Rusya bir şekilde Türkiye'nin varlığına razı olmak durumunda kalıyor. Aynı gerçekçiliği bizim de göstermemiz gerek.
Bu tür durumlarda hesap gelecek adına yapılır. Taraflar birbirlerini tek başına dışlayamadıkları zaman hazırlıklarını yapıp gelecek bir fırsat dönemini bekleyebilir. O dönem geldiğinde ayakta kalabilen kazançlı çıkar. Bunlar geleceğe yapılan yatırımlardır.
Bir de şu açıdan düşünün. Biden aklı başında bir dış politika ve güvenlik stratejisi izleyecekse Rusya ile çeşitli alanlarda çekişmelere gireceğini öngörebiliriz. Biden hangi konuya el atarsa Türkiye ile karşılaşacak. Rusya ile çekişecek olursa Türkiye'den daha güçlü bir ortak bulabileceğini düşünmüyorum. Eğer tuhaf saplantılara teslim olmazsa yeni gelen Amerikan hükümeti için Türkiye çok iyi bir seçenek. Tabii ne kadar mantıklı davranacakları ise apayrı bir tartışma konusu. O bakımdan çok umutlu değilim. Yeni yönetimdeki Türkiye karşıtlarının saplantıları, Amerika'nın yaşadığı kaotik durum ve Biden'ın yetersizlik ihtimalleri nedeniyle bu seçeneği değerlendirmede sorunlar çıkabilir. İzleyip göreceğiz. Türkiye her türlü mantıklı ortaklığa açıktır. Bakalım Amerika aynı esnekliği gösterebilecek mi?