Bir hayal daha gerçek oldu. Ayasofya artık mahzun değil. Yüzyıla yakın süren tatsızlık dün cuma namazıyla son buldu. Emeği geçen herkese sonsuz teşekkürler.
Müslümanlar sabahın erken saatlerinden itibaren akın akın toplandı. Herkesin yüzünden coşku ve heyecan okunuyordu. Bu toplumun en takdire şayan özelliklerinden birisi budur. Nesiller boyu sabırla bekledi. Gereksiz taşkınlıklardan uzak durdu. Talebini hep meşru zeminde tuttu. Şimdi de karşılığını aldı.
Göremeyenler için sokakları kısaca anlatayım. Tarihi yarımadanın neredeyse tamamı dolmuştu. Camiye en yakın alanda saf tutmak isteyenler telaşla ilerliyordu. Bir yanda ağlayanlar bir yanda tekbir getirenler başları dik fakat vakarla sanki bir görevi yerine getirmenin sorumluluğuyla yürüyordu.
Birbirlerini tebrik edenler bir yandan da şükür bildiren ifadeler kullanıyordu. Bu tarihi ana şahitlik etmenin verdiği huzurla hareket edenler yerlerini aldılar, müezzin ve imamların sunduğu muhteşem Kuran ziyafetini dinlediler. Tabii ki herkesin gönlünde Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ayrı bir yeri vardı. Ve Erdoğan besmele çekip Fatiha Suresi'ni okumaya başladığında bütün kalabalık baştan aşağı dalgalandı.
Türkiye'de tüm siyasetin Erdoğan üzerinden yürüyor oluşu hiç şaşırtıcı değil. Erdoğan bu ülkeye getirdiği devrimlerle milyonların gönlünde öyle bir yer edindi ki tüm siyaset ona referansla belirleniyor. Ayasofya bir hayaldi ama onu Kuran okuyarak açan bir Cumhurbaşkanı hayal bile edilemiyordu. Erdoğan ona inanan milyonlarla beraber bu topluma yeni normaller hediye etti.
Muhalefet partileri bir yandan Erdoğan'ı devirmek gibi tek bir gündem üzerinden siyaset yaparken bir yandan da onun kurduğu bu yeni normale uyum sağlamak zorunda kalıyor. Ayasofya'nın açılışından kaçsalar da eski Türkiye alışkanlıklarıyla hareket edemiyor. Belki de içten içe duydukları rahatsızlıkları dile getiremiyor. İşte bu tarihi dönüşümün en iyi göstergesidir. Bunu da Erdoğan yaptı.
Birgün siyaset sahnesinden çekilse bile bıraktığı etki ve miras onu ve adını bu ülke var oldukça yaşatacaktır. Erdoğan sadece bir siyasetçi olmanın ötesinde bir norm koyucu lider haline geldi. Ayasofya da bunun mührü oldu.