Ne doğru bir tarif. Sorun gerçekten küresel, çözüm ise ulusal. Sağlık Bakanlığı ilk günden bu yana bu sloganı kullanıyor. Çok da doğru yapıyor. Çin'de doğan bir salgın tüm dünyayı etkisi altına alabiliyor. İnsanlığın ortak sorunu olarak bakabilirsiniz. Ama mücadele insanlığı ortak çabasıyla olacak diyemezsiniz. Gerçi çok uluslu şirketler ortak projeler üzerine çalışıyor olabilir. Veya dünya çapında bilim insanları birbirleriyle bilgi paylaşıma gidiyor olabilir. Ancak bunların ortak bir havuzda toplanacağını ve buradan insanlığın tamamına yönelik çareler çıkacağını düşünmek fazla iyimserlik olur.
Henüz salgının zirve noktasına dünyanın birçok yerine ulaşılmadı. Ama buna rağmen devletlerin ne kadar yırtıcı bir mücadele içine girdiklerine şimdiden şahit oluyoruz. Kimi devletler dost ve komşu ülkelerin solunum cihazlarına falan bile el koyma yoluna gidiyor. Amerika Başkanı Trump, Alman bir şirkete rüşvet gibi bir satın alma teklifi sundu. Dünyanın dört bir tarafında maske kavgası veriliyor. Herkes kendi can derdine düştüğünden bir başkasının sağlığını pek umursamıyor.
İstediğiniz kadar ayıplayabilirsiniz. Ama bunda şaşılacak bir taraf yok. Önce can sonra canan diye boşuna söylenmemiş. İnsanlar genelde bu tür durumlarla karşı karşıya kaldıklarında kendi çıkarlarına odaklanmakta oldukça mahir ve tutarlıdır. Hele işin içine devletler girmişse konu siyasi bir yönüyle öne çıkar ve daha kritik bir hal alır. İktidarını korumak isteyen hükumetler öncelikle kendi vatandaşlarının sağlığını düşünecektir. Bu nedenle mücadele kaçınılmaz olarak ulusaldır. Bir yerlerde aşı bulunsa bile - zaten bu aşının sürekli mutasyona uğrayan bir virüse karşı hangi sürede ve ne kadar etkili olacağına dair ciddi soru işaretleri var - kimse bu aşıyı babasının hayrına üretip dağıtmayacak.
Ancak bu sadece virüsle karşımıza çıkan bir durum da değil. Realizmin tarihsel irfanı bize bunu hep söyler. Normal zamanlarda bu karamsar senaryoyu çoğunlukla göz ardı etme eğiliminde oluruz. Ne zaman işler karışır ve ne zaman krizler patlak verir hep beraber gerçekle yüzleşmek zorunda kalırız. Gerçek kendini muhakkak hatırlatır. Halbuki hep karşımızdadır. Suriye konusunda olduğu gibi. Göçmen konusunda olduğu gibi. Terörle mücadelede hep gördüğümüz gibi. Her koyun öyle ya da böyle kendi bacağından asılır. O zamana kadar ne yaptığınızın ne kadar iyi ortaklar olduğunuzun bir önemi yok.
İşte bu nedenle hep aynı şeyi söylüyoruz. Yerlilik ve millilik bağımsız bir siyasetin ayrılmaz parçası olduğu gibi sağlığımızın bile önemli bir garantisidir. Her şeyi yerli malı yapamazsınız. Ancak kriz anlarında yerli kaynaklara hızlıca dönüş yapabileceğiniz kadar yatırımınızı potansiyel olarak tutmak zorundasınız. Virüs küresel tek sorun değil. Zaten uluslararası ilişkilere dair sorunların tamamı küreseldir. Savaş da göç de çıkar mücadelesi de küreseldir. Yani virüs tehlikesi ortadan kalksa bile küresel sorunlar ortadan kalkmayacak. O nedenle bu mantığı hiç akıldan çıkarmamak lazım. Küresel sorunlara karşı yerli çözümler üretebilenler kazanacak veya daha az kaybedecek.