Bir ay önce neler konuşuyorduk? Şimdi neler konuşuyoruz? Suriye, mülteciler, Rusya, ABD ve benzeri konuların hepsi geri planda kaldı. Varsa yoksa Korona virüs. Tüm dünyayı sarstı. Diğer gündem maddelerinin hepsini ikincil konuma düşürdü. Sadece cephedeki askerin değil herkesin hayatı tehdit altında. Sadece fakir fukaranın değil zenginin de derdi. Türk, Alman, Fransız, Amerikan fark etmiyor. Tüm dünya tedirgin. Sağlık söz konusu olunca nasıl da her şey gözümüzde küçülüveriyor. Yanlış da değil. Her şeyin başı sağlık diye boşuna söylenmemiş.
Ancak bu Korona'nın deviremediği bir tek konu var. Ülkemizdeki kutuplaşma olduğu gibi yerinde duruyor. İlk günden bu yana bakıyorum. Bunu bile siyaset malzemesi yapanlar hiç eksik olmuyor. Çok can sıkıcı. Bu tür zamanlarda böylesi bir meseleye dokunan yazılar yazmak bile kutuplaşmaya katkı sunar diye korkuyor insan. Ancak cevabı verilmediğinde de bu terbiyesizlik gemi azıya alıyor. Ortalığı boş bulan utanmazlık sınırsız serserilik yapıyor.
Sosyal medya denen bir mecra var. İnsanlığın belki de en önemli buluşlarından birisi. Fakat kullanım tarzına bakarsanız insanların birbirine kin ve nefret kustuğu bir alan. Öyledir. Bir kasa domatesin içindeki bir çürük domates nasıl tüm kasayı berbat ederse, sosyal medya serserileri de hepimizi bu zırvalığa mahkûm ediyor. FETÖcüsü, PKKlısı ve bilumum teröristi orada. Tutunamayan ve tutunamadığı için herkese sataşan ergen kılıklı tipler orada.
En büyük silahları yalan ve fitne. Sürekli yalan haber yayarak insanların kafasını bulandırmak için uğraşıyorlar. Rakamlar ortada. Tüm ülke takip ediyor. Ama serserinin biri çıkıp durumumuz İtalya'dan bile beter iddiasını ortaya atıyor. Bakıyorsunuz. Aklı başında dediğiniz insanlar bile bunları paylaşarak ortalığı velveleye veriyor. Hadi haberi yapıp ortaya salanlar bir kenara. Bunun yayılmasına katkı sunanlara ne demeli? Hep soruyorum kendime. Acaba yaptığının farkında mı? Yoksa gerçekten bu zırvalara inanacak kadar cahil mi? Karar veremiyorum. Sanırım iki gruptan da insan var. Kimisi gerçekten cehaletinden kimisi gerçek dalaletinden. Ama durum ne olursa olsun hepsi ateşe körükle gitme heveslisi.
Bir de kendini zeki ve alaycı zannedenler var. Bu durum salgın hastalık gibi bir şey. Gün boyu bir İngilizce öğretmeniyle alay etmekten keyif alan tipler. Her şeye bir kulp... Her şeye bir hakaret... Kendisini çıkarsan ortaya... Kamerayı koysan karşısına üç beş laf edemeyecek. Ama klavyenin başında sınır tanımıyor. Sahte bir ismin altına saklanıp millete hakaret etmekten başka iş bilmez.
Hepsi de öyle ya da böyle politik. Rakamları çarpıtmanın da İngilizce öğretmeniyle alay etmenin da asıl amacı hükümet karşıtlığını beslemek. Bu uğurda yapamayacakları iş yok. Sonra da ülke de kutuplaşma varmış. İşte kutuplaşmanın asıl sebebi bu örgütlü serseriler.