Kriz anları en iyi ölçüm dönemleridir. Son yaşananlarla her şey gözler önüne serildi. İran'ın teknik yeterliliğinden kurumsal işleyişine, yönetim becerisinden propaganda gücüne kadar bu zamana kadar efsaneleştirilmiş her ne varsa tel tel döküldü.
Efsane general dedikleri Süleymani Amerikalılar tarafından iki gün içinde tespit edildi çünkü ortalıkta dolaşırken tedbir almayı becerememiş belki de düşünememiş. Sonrasında olanlar daha da beter. İran intikam yeminleri ederken sembolik bir saldırıyla meselenin üstü örtmek istedi. Ama olmadı. Füze saldırılarında askeri kapasitesinin teknik sorunları ortaya çıktı. En son uçak düşürme hadisesi hepsinin üzerine tüy dikti.
Şöyle düşünün. Füze saldırısı yapılmış. Üzerinden üç saat geçmiş. İran radarları ve bu radarlardan gelen verileri analiz eden sözüm ona uzmanlar bir uçağı bir seyir füzesinden bile ayırt edememiş. Sivil uçağı vurdukları yetmezmiş gibi sonrasında bunun iletişimini de beceremediler. Önce saklamaya çalıştılar. Saklanamaz hale gelince de itiraf etmek zorunda kaldılar.
İran kapalı bir sistem olduğundan üzerine bin türlü efsane üretiliyordu. Ama gördük ki, en büyük özelliği gelişmemişlikmiş. Son yıllarda İran'ın Ortadoğu'da birçok ülkede varlık göstermesi çok kimseyi yanılttı. Bu İran'ın gücüne bağlandı. Halbuki İran baştan beri boyunu aşan işler yapıyordu ve bu yaptığı işlerden de cari anlamda karlı çıktığını söylemek imkansıza yakın.
1979'dan bu yana İran neyi başarmış? Sekiz yıl Irak'la savaşmış. Elde var sıfır. Onlarca yıl boyunca dünya sisteminden kopuk kalmış. Buna rağmen Obama'nın dayattığı nükleer anlaşmayı imzalamak zorunda kalmış. Amerika'nın boşalttığı her bölgede vekalet savaşına tutuşmuş. Hiçbirinde sonuç alamamış. Kendi yıprandığı gibi diğer bölge ülkelerini de yıpratmış. Ekonomik krizlere savrulmuş. Suriye'de binlerce asker kaybetmesine rağmen Rusya'nın küçük ortağı konumuna düşmüş. Yakında Irak'tan da çıkartılırsa ve nükleer tesisleri de vurulursa kimse şaşırmasın.
Halbuki bir de hep eleştirdiğimiz ülkemize bakalım. 1979'dan bu yana nereye gelmişiz? Ekonomik olarak İran'a nasıl fark atmışız? Dış politikada neredeyiz? Güvenlik açısından daha mı sorunluyuz? Şükürler olsun bunların hepsinde İran'la mukayese edilemeyecek derecede iyi durumdayız.
Amerika, Rusya ve çeşitli Avrupalı ülkelerle uzun süredir gerilimli ilişkiler yaşıyoruz. Hasarsız atlatmak mümkün değil. Ama geldiğimiz noktaya bakın. Suriye'de adım adım ilerlemeyi başardık. Askeri operasyonlarımızı tertemiz yaptık. Doğu Akdeniz ve Libya'da öyle bir kuşatmayı yardık ki, İran diplomasisine özenenler için ders niteliğindeydi. Kuşatmayı yarmakla da yetinmedik Libya'nın geleceğini belirleyecek iki temel aktörden biri haline geldik.
Farkında mısınız? Avrupalılar hem Suriye hem de Doğu Akdeniz konusunda elimize bakar hale geldi. PKK terörünün belini sonunda kırmayı başardık. İnişler çıkışlar yaşadık. Darbe teşebbüsleri bile atlattık. En az İran kadar baskı altına alındık. Ama bir yolunu bulup kendi ayaklarımız üzerinde durmayı başardık. Şimdi başkaları düşünsün.
Ve çok rica ederim kimse Türkiye'ye İran'ı bir daha örnek göstermeye kalkışmasın.