Bu iş iyice sürükleyici bir hale geldi.
Dizi olsa bu kadar olur. Her dakika yeni bir olay. Her dakika yeni bir skandal. Yalan dolan küfür kıyamet... Ne ararsan var.
CHP'nin adayı işin tadını kaçırdı.
Böyle olur işte.
İmaj bir yere kadar.
Altından gerçek acımasızca kendini gösterir.
Son üç haftadır takip etmekte güçlük çekiyoruz.
Yeni bir skandalın üzeri kapanmadan bir diğerine yelken açıyoruz.
Ama şimdilik benim favorim Ordu- Giresun Havaalanı skandalı. Biz küfür işini konuşurken, CHP'nin adayı önce kayboldu.
Üç gün kendine ulaşılamadı. Birden yok oldu. Rehabilitasyona mı tabi tutuldu?
Kriz yönetim toplantıları mı yapıldı?
Gizli eller kendini bir yerlere çekti ve akıl mı verdi? Bilinmez.
Ama meydanı trolleri bastı. Hem de ne troller. Kendini yüzyıllardır tarafsız gazeteci ilan edenler bir küfür kelimesini tevil etmek uğruna her türlü hokkabazlığı yaptılar. Daha alt kademedeki troller bildiğiniz gibi. Onlar yeni küfürlerle adaylarına eşlik ettiler.
İşin aslı şu. Sadece küfür ve tehdit olsa neyse. Üç gün sonra kameralar karşısına geçip yaptığı açıklama daha acıklıydı.
Tüm trollerden daha kötü bir yalan söyledi. Meğerse "basit" demiş. Üç gün düşünüp bunu mu buldun?
Ama CHP kitlesi hazır zaten. Yalanın ne kadar kötü bir yalan olduğuna hiç bakmadan atladılar üzerine. Ama ortada kayıtlar vardı. Kayıt var diyenleri önce tehdit ettiler. Ama öylesine açıktı ki, en azılı muhalifler bile küfür yok diyemedi.
Senelerdir yalanlarla mayalanmış ve gözü dönmüş trol kitlesi kendi içlerinden çıkan sesleri bile linç etmeye başladı.
Yıllardır söylüyoruz. Bu kitleyi bu hale siz getirdiniz. Gerçekle bağını kopardığınız ve nefret aşıladığınız bu kitleler sizi de hedef alıyor. Bu hastalıklı tutumu beslemeye devam ederseniz, bu silah gün gelir size de döner. Ama CHPli yöneticiler bu halden şimdilik rahatsız değil. Yalan siyaseti devam ediyor. Kendi içlerinden çıkan ve doğruyu söylemek zorunda kalan kimseleri bile infaz ediyorlar.
İşte bu yüzden AK Parti kitlesinin de kendi parti, teşkilat ve kurumlarına sahip çıkması gerektiğini söylüyoruz. Ortada demokrasi, hak, adalet arayışı yok.
Azgın bir ruh haliyle Erdoğan'ı devirmek için her yolu mubah görmek var. Böylesi bir ortamda kendi tarafına vuranlar ya ahmaktır ya sahtekâr. Bu gerilim halini yönetmek ve normalleşme ancak kendi tarafınızı tahkim etmekle olur.
Eğer böylesi bir zamanda kendinizi kurtarmak adına sahada çarpışanları teslim etmeye kalkarsanız arka saflarda olup olmadığınızın bir önemi kalmaz. Bilin ki, kafasını kuma gömenler hiçbir tehditten kurtulamadığı gibi aynı zamanda ilk yem olanlardır. Ha, eğer gerçekten bu tarafla işiniz bitti ve bu tarafta bir karşılığınızın olmadığını düşünüyorsanız o zaman söyleyecek söz yok.
Ceketinizi alır adam gibi yeni bir taraf olursunuz. "Hem risk almadan kenarda durayım hem de benim istediğim şekilde olsun" diyorsanız kusura bakmayın buna kimse müsaade etmez. Veya çok temel görüş farklarınız varsa ve görüşleriniz kabul görmüyorsa zaten siz bu tarafın adamı değilsiniz demektir.
Ama görüş farkınız yok sadece belli isimlere kafayı takmış ve en iyiyi sizin bildiğinizi sanıyorsanız yine kusura bakmayın bu işi kişiselleştirmişsiniz demektir. O zaman da hırçınlık yapar, sağa sola saldırırsınız. Bu da çok belli olur. Dönün kendinize samimiyetle sorun. Gerçekten neredesiniz?
Gerçekten derdiniz nedir?