Muhafazakârlar kendine vuradursun, karşı taraf en büyük yalanları ve terbiyesizlikleri sonuna kadar savunuyor. Bu söylediğim muhafazakarların da böylesi bir ahlaksızlık içine girmesi gerektiği anlamına gelmez. Tabii ki yanlışa yanlış denir. Tabii ki daha iyi bir siyaset ve daha iyi bir ülke için yapıcı eleştiriler sunulur. Yerinde eleştiri başarının anahtarıdır. Ancak eleştiri süsü verilmiş yıkıcı söylemler kimseye kazandırmaz. Hele böylesi çekişmeli bir ortamda varsa söyleyeceğiniz söz bunun uygun adreslerini bulursunuz. Oralarda dile getirir ve başarıya katkı sunarsınız. Kabul görür görmez ama sizin için sahada çarpışan, emek sarf eden ve bunun için türlü hakaret ve küfre uğrayan insanlara bir de siz vurmazsınız.
CHP ve iştirakçilerine bir bakın. Tek bir adamı feda etmedikleri gibi dünyanın en rezil işlerini yapmış adamları bile tarafsız gazeteci olarak sunmaktan bir adım geri durmuyorlar. Her çıkardıkları adayı dünyanın en büyük lideri gibi sunuyorlar. Hatta bu adayların rezaletlerini örtmek için her türlü hokkabazlığı yapıyorlar. Valiye küfreden İstanbul adayının küfrünü tevil etmek için sözlükte kelime bırakmadılar. Böylesi bir skandala ve ardından gelen yalana bile sahip çıktılar. Büyük ihtimalle onlar da çok utanıyor. Karakterini gizlemek için gözümüzün içine baka baka yalan söyleyen bir adayın İstanbul'u kazansa bile siyaseten kaybedeceğini herkes görüyor. Ama şimdilik İstanbul'u kazanmak adına görmezden geliyorlar.
Aynı kitle bir televizyon programında bu adaya soru soran gazeteciyi bile sosyal medyada infaz etmeye kalkıyor. Eğer böylesi şartlar altında siz işini adam gibi yapan bir gazeteciye destek çıkmazsanız yarın öbür gün siz de yalnız kalırsınız. Ama muhafazakâr çevrede belki de iktidarda olmanın verdiği rahatlık ve konfordan olsa gerek sahada çarpışanları arkadan vurmak gibi bir eğilim çıktı. Bu namuslu numarası yapan bazı namussuzlar kendileri işe yaramadığı gibi işe yarayanları da itibarsızlaştırma operasyonlarına katkı sunuyor. Nasıl olsa Erdoğan hep seçim kazanıyor. Erdoğan ve yanındaki bir avuç adam vuruşarak yolu açıyor. Kenarda keyif çatanlar, sözüm ona yüksek bir dil kurduğunu zanneden ama beş kuruşluk iş üretmeyenler bu halleri yetmezmiş gibi bir de çarpışanları aşağılamaya kalkıyor. Erdoğan bütün putları kırsın bunlar oturduğu yerden Erdoğan'a akıl versin. Olmazsa yerden yere vursun. Ahlak namus edebiyatı yapsın. Hayır sorarlar adama sen ne yaptın? Bunlar kendilerini korunaklı bir yere almışlar. Hem elleri temiz kalacak hem iktidardan faydalanacak hem de iktidar değiştiğinde ötekilerle de iş tutacak. Kendini kurnaz sanan bu zavallılar hep kaybetti.
Fakat ne derseniz deyin. Akıllanacaklarını da sanmam. Çünkü bu eziklik ve fırsatçılık ruhlarına işlemiş. Bunlar hiçbir kıssadan ders de almazlar. Ama ben yine de anlatayım. Hz. Musa Yahudileri Firavun'un zulmünden kurtardığında, Kızıldeniz'i asasıyla yardığında ve türlü mucizelerle Kudüs'ün kapılarına dayandığında o ezik ruhlar Musa'ya "Sen ve Rabbin gidip savaşın. Biz burada oturacağız" dediler. İslam Peygamberi savaşa giderken münafıklar "Savaşmayı bilsek biz de gelirdik" dediler. Peygamberi terk ettikleri yetmezmiş gibi alay da etmeyi ihmal etmediler. Peygamber bunların ismini vermedi. Ama alametleri bellidir.
Benzerlerini bugün de aramızda bolca görüyoruz. Bilin ama bunlara kafayı çok da takmayın. Dediğim gibi bunlar her devrin adamıdır. Normaldir. Olacaktır. Her dönemde vardır. Asıl önemli olan bunlara rağmen mücadeleye devam etmek ve fark yaratmaktır.