Artık gerçekten şu seçim atmosferi bitse de Türkiye'nin acil gündem maddelerine daha fazla odaklanabilsek.
S-400, Doğu Akdeniz, PKK/ PYD ve ekonomik meseleler önümüzdeki bir yıl boyunca ülkenin kaderini derinden etkileyecek sonuçlar doğurabilir.
S-400'ler hususunda artık gerilim zirveye ulaştı. Amerikan tarafı hâlâ Türkiye'yi yolundan döndürecek veya döndüremese bile cezalandıracak adımlar atmanın peşinde. Başkan ile bürokrasi arasındaki makas hâlâ açık. Başkan Trump S-400 ve F-35 tartışmasında ortak komisyon kurma fikrini kabul ederek bir uzlaşı yolu açtı. Ancak Pentagon bunu da reddediyor.
Şöyle kabaca baktığınızda Amerikan bürokrasisinin Türkiye'yi kazanmak değil itmek için uğraştığını bile söyleyebiliriz. Mesela bu tür tehditler S-400 anlaşması yapılmadan gündeme gelmiş olsaydı o zaman iknaya yönelik bir çaba olarak bir anlamı olabilirdi. Fakat bu saatten sonra bu tür adımlar Türkiye'yi ikna etmez aksine daha da Amerika'dan uzaklaşmasına neden olur. Bürokrasi bu tür tavrını sürdürebilir ancak bunlar sonuç alacak davranışlar değil. Türkiye öyle ya da böyle gerçek ve bağımsız bir dış politika aktörü olmak istiyorsa S-400 işini sonuna kadar götürmesi gerekir. Eğer ekonomik kaygılar ve benzeri baskılar nedeniyle vazgeçmek durumunda kalırsa bunun sonuçları daha tehlikeli olabilir. Bu nedenle Türkiye direnebildiği kadar direnecektir. Bu kritik süreci atlatmak Türkiye'nin geleceğini inşa etmede çok büyük bir katkı sunacak.
Doğu Akdeniz'deki gelişmeler de bundan bağımsız değil. Benzer bir baskı Türkiye'ye yönelik orada da uzun süredir inşa ediliyor. Mısır, İsrail, Yunanistan ve Kıbrıs Rum Kesimi Türkiye'nin çıkarlarına zarar verecek bir ittifak içinde. Amerika'nın da bunlara destek verdiğini görüyoruz. Amerikan tarafı bu tek taraflı tutumunu sürdürdüğü müddetçe Türkiye'yi daha da Rusya tarafına itecektir. Şunu unutmamak lazım. Rusya artık Doğu Akdeniz'in en etkin aktörlerinden bir haline geldi.
Tüm bu karmaşanın içinde terörle mücadeleye de devam ediyoruz. Kuzey Irak'taki Pençe Harekâtı terörü ileri hedeflerde vurma stratejisinin ayaklarından biri. Kandil yıllardır PKK'nın askeri merkezi oldu. Türkiye'ye yönelik tüm saldırılar bu merkezden yönetildi. Şimdilik Operasyon Kandil'e kadar gider mi bilmem ama en azından Kandil'i ablukaya alacağı ve terörün Türkiye'ye akış yolunu keseceğini söyleyebiliriz.
Bunlara ilaveten Suriye'de PYD ve güvenli bölge meselesi de ortada. Amerikalılar güvenli bölge kavramını revize etmeye çalışıyor. Hala ortak bir pozisyon üretilemedi ve üretilmesi de kolay değil. Türkiye uzun süreli bir mücadeleye hazır olmalı.
Tüm bunlar Türkiye'nin ekonomik gücüne bağlı. Son dönemde dövizdeki yükselişle başlayan ekonomik çalkantıya bir çözüm bulunmadan bahsi geçen tüm başlıklarda Türkiye'yi ekonomik açıdan vurmaya devam edecekler. Bir an önce ekonomiyi toparlamak gerekiyor.
İstanbul seçimleri tabii ki kendi başına da önemli. Ama lütfen konuya bu çerçeveden bakın. Ülkenin geleceğini bir an önce inşa etmek için bu tartışmaları bir an önce sonlandırıp ileri bakmak zorundayız.