17 sene iktidarda kalıp son seçiminde yüzde 52 oy alan bir parti ben bilmiyorum. Bilen varsa beri gelsin. Ama daha tuhafı şu. 17 senedir her türlü başarıya rağmen hep kaybedeceği düşünülen başka bir siyasi iktidar da bilmiyorum. İçeriden de dışarıdan da bu beklentiyi körükleyenler bıkmadılar usanmadılar.
Hadi dışarıdakileri bir kenara bırakın. Onlar zaten ümitle gerçeklik arasında gidip gelirler. Hayal ettiklerini gerçek zannetmek tüm muhalif grupların ortak özelliğidir.
AK Parti düşecek diye beklemese adı muhalefet olmaz.
Ama asıl kötüsü AK Parti'nin içindekiler. Özellikle siyaset, bürokrasi, medya ve akademi çevrelerinde sıkça rastlayabileceğiniz bu AK Parti elitleri ilk günden bu yana AK Parti iktidarının gün gelip düşeceğini beklemektedir. Tabii ki bundan daha doğal bir şey yok. Sandıkla gelen her parti bir gün sandıkla gidebilir. Ancak hiçbir parti kaybedeceği günü düşünerek işlem yapmaz. Asıl olan iktidarda ne yapabileceğini düşünmek ve o iktidar dönemini dolu dolu geçirmektir.
Fakat bu tipler ilk günden bu yana kendi dar kişisel çıkarlarına odaklandıklarından iktidarın kaybedileceği güne hazırlık yapma gayreti içindedir.
Bunların çeşitli alametleri vardır.
Onlara bakarak kim olduklarını görebilirsiniz.
Mesela sözüm ona bunlar derin akıllıdır. Siyasetin kavga dili değil yumuşak ve uzlaşmacı dille yapılacağını iki de bir hatırlatmak isterler.
Gereksiz kavgacılıktan şikâyet ederler.
Konforlarından taviz vermezler.
İçerideymiş gibi yaparlar ama kavga verenlerle alay etmeye yeltenirler.
"Mücadele etmenin gerekli olduğunu bilseydik biz de ederdik" falan derler. Ama içten içe bir ihanet içerisindedirler.
Bunlar kendi çıkarlarından başka hiçbir şeye inanmazlar.
Ben bunlara yumuşak geçişçiler diyorum. İlk günden beri piyasadalar. Hatırlayın mesela 367 kararı sırasında yumuşak geçiş yapmak isteyenleri.
Abdullah Gül yerine vesayetin istediği bir adaya razı olanları. Kendi adayını çıkarmayı bu millete çok görenleri. Bunların dilinde hep sükûnet ve akılcılık yalanı vardır. Yine hatırlayın Gezi'den bu yana taviz vermek için ve yumuşak geçiş yapmak için lobi yapanları. "Erdoğan'ın kalemi yurtdışında kırıldı" diye konuşanları. Hatırlayın 17-25 Aralık dönemini. Darbe gecesini ve diğerlerini. Darbe bir yumuşak geçiş projesi değil miydi? Erdoğan'sız AK Parti arayışı yok muydu? Bu yumuşak geçişçiler her seferinde kendilerini kurtarmak için hazırlık yaptı.
Bunlar için daha doğru bir tabir gemiyi terk etme peşinde olan fareler ifadesidir. 17 yıldır inanmadıkları bir geminin içinde ve inanmadıkları bir kaptanın liderliğinde keyif çattılar ve her fırtınada filikalara yanaşıp kendilerine çıkış hazırladılar. Aslında bunların büyük bir kısmı kendine çıkış ararken boğulup gitti ama gemi hâlâ yoluna devam ediyor. Kaptan hâlâ aynı kaptan.
Bunlar bir de çok kurnaz olduklarını düşünür.
Halbuki gemiyi batıran bir dalganın filikayı paramparça edeceğini görmeyecek kadar zavallı ahmaklar. Kendilerini kurtarmak için ait olduğu topluluğa ihanet edenler tarih boyunca hep olmuştur. Bugün de olacaktır. Bunları kriz anındaki tavırlarından tanırsınız. Herkes etrafına şimdi baksın ve bu fareleri tespit etsin.