Maskeler iki ay için kurgulanmıştı. Seçim yenilenme kararı çıkınca vakit uzadı. İşler karıştı. Dengeler bozuluyor. CHP'nin adayı yalpalamaya başladı.
Baştan beri söylemeye çalışıyorum. İyi bir tiyatro izledik. Kendisine on numara bir rol vermişler. "Çok konuşma. Aynı basit cümleleri tekrar et" demişler. O da gerçekten oynadı rolünü. Siyasi konularda ölü taklidi yaptı. Çarşı pazarda sevgi pıtırcığı oldu.
Baştan aşağı sahte bir hal. Rol olduğu o kadar belli ki, bunu tartışmıyorum bile. Aslında CHP seçmeni de gayet net biliyor. Kendileri için bir küçük Demirel buldular. Ondan kahraman yaratmaya çalışıyorlar.
İnce'yi denediler olmadı. O da Demirel gibi demagogdu. Ağzı laf yapıyordu. Komikliydi. Ama o kadar da sahte değildi. Bir yerlerde açık veriyordu. Sonuç olarak patladı gitti. CHPliler bu kez on ikiden vurduğunu düşünüyor. Gerçi İnce kadar becerikli değil. Ama olsun. Söz dinliyor. Kolundan çektiler mi arabanın içine giriyor. Ezberleri tekrar ediyor. CHPliler mutlu. Hatta bir şarkıcı müsveddesi işin tadını biraz da kaçırarak CHP'nin adayını yeni Atatürk olarak bile ilan etti. Bir sarhoşluktur aldı başını gidiyor.
Ama şimdi önümüzde bir buçuk ay daha var. Plan bitmiş. Mermiler sıkılmış. CHP'nin adayı yavaş yavaş gerçek kimliğini sergilemeye başlamıştı. Tam "Demirtaş'ın çizgisini beğendiğini" söylemişti. Tam gerçek yüzünü gösterecekti. Seçim iptal olunca hemen 16 milyon seçmen lafına döndü. Çok matah bir laf olduğunu düşünüyor olsa gerek, aynı lafları Kılıçdaroğlu da etmeye başladı. Ben en çok şuna şaşıp kalıyorum. Aslında ortada ne sağlam bir aday ne de sağlam bir slogan var. Ancak CHPliler her seferinde bunu çok başarılı bulmayı becerebiliyor. Adamın kendini aldatmada sınırı yok. Baksanıza Atatürk diyor. Akıl alır gibi değil. Bu kadar mı açıksınız zırvalığa.
Gördük ki, 16 milyonu kucaklamak diye bir şey yokmuş. CHP'nin çiçek çocuğu öfkelenmeye başlamış. Günde 70 iftar yapan adayımızı sahurlarda göremiyorduk. "Çünkü çaldılar" diyen Binali Yıldırım'a cevap vermek için çıktı sahneye. Saçı başı dağıtmış. Kabadayı gibi racon kesmeye başlamış. Cümlesini de "nokta nokta" diye bitirmiş. Hadi bakalım. Dökül de gel. Konuşurken sıktığın dişlerini serbest bırak. Görelim ne çıkacak. Sonra baktım 'yolsuzluk ve hırsızlık var' diyen gazetecileri sosyal medyada engellemeye başlamış. Ee, hani 16 milyonu kucaklayacaktın? O da yok. N'oldu? Denge bozuluyor mu yoksa? Senaryo bitti. Doğaçlama mı başladı?
Adayın maskesi düşerken destekçilerinin de maskesi düşmüş. Haliç'te operaya giden Binali Yıldırım'ı protesto etmişler. O görüntülere bakın. Özellikle izleyin. Bu ülkede kimlerin faşizan öfke ve nefreti nasıl ürettiklerini görün. Maskenin ardındaki nefreti izleyin. Bir de Saadet Partisi'ne bakın. Onların da benzer bir nefretle dolduğunu görün. Hangi nefret insanı bu hale düşürür? Hiçbir zaman anlayacak değilim.
Ama iyi oluyor. Herkesin iç yüzü görünüyor. Sahtekârların gönlündeki diline vuruyor. Sahtekârlık kazandırıyormuş gibi görünse de gün gelir deşifre olur. Kazanmaktan başka hiçbir şeyi düşünmeyenler kazandığını zannedebilir. Ancak gün gelir gerçekle yüzleşir.