İstanbul'da yaşanan tartışmalı seçim konusunda YSK alması gereken kararı aldı. Seçim iptal edildi. Yenisini yapacağız. Baştan beri ben bu seçime her türlü şaibenin bulaşmış olabileceğini düşünüyordum. Oy kaydırmalardan başlayarak gördük ki sandıkların yüzde sekizinde bile fark 13 bine kadar düşebiliyormuş. Vicdanen tüm oyların sayılması gerektiğini savundum. Ama hukuk buna müsaade etmez dediler. Biz de sesimizi çıkarmadık.
Ancak hukuk tek taraflı işleyen bir kurum değil. Size varsa herkese var. AK Parti de kendi açısından hakkını aradı ve kazandı. Basitçe söyleyelim. Olan şey şudur. İlçe seçim kurulları 3700 civarında sandıkta aslında memur olmayan kişileri sandık görevlisi olarak atamış. Halbuki kanuna göre bu görevlilerin devlet memuru olması gerekirdi. Şöyle düşünün. Trafik polisi kostümü taşıyan birisi size trafik cezası kesiyor ama aslında polis değil. Mantıken kesilen ceza yok hükmündedir. Çünkü cezayı kesen kişi polis değildir. Şimdi tam da böyle bir gerekçeyle karşı karşıyayız. YSK seçimlerin kurallara uygun olmadığını ve bunun da sonuçları etkileyecek nitelik ve nicelikte olduğunu tespit etti.
Ama bakıyoruz herkes hukuka çok da saygılı değilmiş. Asıl dertleri öyle ya da böyle kazanmakmış. Bu zamana kadar hukukun üstünlüğü diye yeri göğü inletenler şimdi de hakkını aramayı mahkûm etmeye çalışıyorlar. Neymiş efendim? AK Parti YSK'ya baskı yapmış YSK bu nedenle seçimleri iptal etmiş. Eğer o işler baskıyla oluyorsa AK Parti Ankara'yı da alırdı. Yok bu seçimler iptal edildiyse başka seçimler de iptal edilmeliymiş falan filan. Lütfen rica ediyorum. Bırakın kafa karıştırmayı. Yapılan seçimin hukuka uygun olmadığı gayet net. Şamatayla bu işleri kapatmaya çalışmayın.
Bir siyasi partinin kendi hakkını savunmasından daha doğal hiçbir şey yoktur. Ama baştan beri AK Parti'nin arayışını mahkûm etmek istiyorlar. AK Parti sanki sadece kaybedince demokrasiye hizmet etmiş olacak. Akıl alır gibi değil. Tek bir ıslıkla tüm ünlüleri yine sahneye sürdüler, Gezi kalkışmasında olduğu gibi. İş adamları da yine tedirginmiş. Zira ekonomi bozulabilirmiş. O yüzden hukuksuz bir seçimi kabul edecekmişiz. Kusura bakmayın yok öyle iş. Birileri türlü tezgâh ve şaibeyle seçimleri gözümüzün önünden kaçırıp gidecek biz de seyredeceğiz. Olmaz. Madem vicdan, ahlak, adalet falan diyorsunuz herkes hakkını sonuna kadar arayacak.
Yalnız yine çok tuhaf bir zaman dilimine girdik. Bu tür zamanlarda kimin ne olduğu kabak gibi çıkıyor ortaya. Hırsızı, arsızı, haini, fırsatçısı teker teker çıktı sahneye. En çok da hainlerin kendisini belli etmesi önemli. AK Parti sırtındaki yüklerden kurtulmuş olacak gibi geliyor bana. Hem içerde gibi yapıp hem de her türlü konuda AK Parti'yi suçlamak ve kamuoyu önünde küçük düşürmek için uğraşanların konumları da netleşsin artık.