Ukrayna'da seçimler yapıldı. Artık sürprizlere o kadar alıştık ki, sürpriz olmaması sürpriz olurdu. Gerçekten de bir komedyen Ukrayna Cumhurbaşkanlığı'na seçildi. Ancak dediğim gibi zaten bu tür olaylar o kadar olağan hale geldi ki, aksi tuhaf olurdu.
Uzun zamandır anlatmaya çalışıyorum. Tüm dünyada ciddi bir tepkisel oy davranışı var. Popülizm yükseliyor. Siyasetle hiç alakası olmayan isimler ortaya çıkıyor. Amerika'dan Ukrayna'ya kadar yaşadığımız durum budur.
Şehirli orta sınıflar göreli olarak daha önceki şartlara oranla daha müreffeh bir seviyede olmasına rağmen mutsuz. Yükseliş imkanlarının kısıtlı olduğunu düşünen bu kitleler her türlü düzen fikrine karşı tepki duyuyor. Tepkisini de ana akım siyasete karşı çıkarak gösteriyor. Sonuç olarak ortaya bu tür kepazelikler çıkıyor. Siyaseten hiçbir fikri, plan ve projesi olmayan isimler orta sınıflar arasında birer slogan haline gelmiş ve aslında içi boş söylemleri kullanarak rüzgara yelken açıyor.
Bu orta sınıfların çoğunluğu kendini çok üstün nitelikli ve entelektüel olarak görme eğiliminde. Sadece bir vatandaşlık bilincine sahip olmanın ötesinde bir durum bu. Çoğunluğu yüksek tahsil yaptığı ve gündemi kabaca takip ettiği için kendini kusursuz, tüm siyasi hareketleri kusurlu görüyor. Halbuki bu çok ayrıksı ve farklı olduğu anlamına gelmiyor. Aksine bu geniş kitlelerin bilgi, kültür ve tecrübeleri hemen hemen aynı. Ve büyük oranda kısıtlı. Çünkü bu çoğunluk aynı kaynaklardan besleniyor. Sosyal medya entelektüalizmi dediğimiz bir durum yaygınlık kazanıyor.
Belki de en son kitabı ortaokulda okumuş fakat dört yıllık üniversite okuduğu için kendini her konuda ehil gören bu geniş kitle kendisi hariç kimseyi beğenmiyor. Yüksek bir özgüvenle ekonomiden siyasete askeri teknolojiden diplomasiye her alanda doğru sandığı düşünceleri var. Halbuki bunların çoğu orijinallikten ve tutarlılıktan uzak. Sosyal mecralarda üretilmiş ve ezberlenerek tekrar edilen fikirler.
Mesela sosyal medyada her gün yeni bir espri çıkıyor. Ama o espri hemen ertesi gün anonim hale gelerek tüm kitle tarafından ezbere tekrarlanıyor. Geniş kitleler tek bir kaynaktan beslendiği için herkes birbirine benzeşmesine rağmen herkes kendini ayrıcalıklı zannediyor. Bu da ruhlarda büyük bir kırılmaya neden oluyor. Karşılanamayan farklılaşma arzusu radikalleşmeye, sertleşmeye, küfürleşmeye ve tabii ki içi boşalmış bir popülizme doğru sürüklüyor. İşte bu nedenle geniş kitlelerin aslında tutarlı ya da orijinal olmayan fikirlerine yelken açan ve siyasi bagajı olmayan isimler yükselişe geçiyor.
Sonuç ise Ukrayna'daki gibi komedyenlerin ya da Trump gibi komik ve içi boş tiplerin seçim kazanması. Sorsanız kitleler meritokrasi peşindedir. Ancak ürettikleri popülizm. Sonucunu daha görmedik. Ama tarihteki örneklerden biliyoruz. Ve kaygılıyız. Zira süreç komik olsa da sonuçları komik olmuyor.