Bir seçimi daha başarıyla atlattık. Şimdi sonuçlarını değerlendiriyoruz. Bu esnada her kafadan başka bir ses çıkacak. Herkes kazandığını söyleyecek. Kimse "kaybettim" demeyecek. Zaten yerel seçimin doğası da budur. Herkes en azından birkaç şehir kazandığını düşünebilir. Yine herkes bazı şehirleri kaybeder ve kaybettiği endişesine kapılabilir. Yerel seçimlerde mutlak kazanç veya mutlak kayıp ilan etmek çok zor. Bu nedenle de algı çalışmaları hız kazanıyor. Algılar kolay yaratılır ancak kalıcı değildir. Bir hafta sonra herkes gerçekle yüzleşmek zorunda kalır. O nedenle bırakın bu tür işleri samimiyetle anlamaya çalışalım nasıl bir sonuç çıktığını. Adım adım gidelim. Bu seçim bize neler gösteriyor?
Bloklar değişmedi. Seçim yine Erdoğan ve karşıtları arasında oldu. Cumhur İttifakı zannedildiği gibi oy kaybına uğramadı. Millet İttifakı da büyük oranda oy artıramadı. Partiler arası ufak tefek geçişler olsa da genel resim korundu. Halbuki çok farklı iddialar vardı. Bu seçimin bir güven oylamasına dönüşeceği konuşuluyordu. Ekonomik durgunluk başta olmak üzere bazı nedenlerden dolayı AK Parti seçmeninin kararsız olduğu söyleniyordu. Bu hesaba göre Cumhur İttifakı yüzde ellinin altına düşerse muhalefet bir meşruiyet tartışması başlatacak ve belki bir referandum ve belki bir erken seçim talep edecekti. Şimdi artık önümüzde böyle bir ihtimal kalmadı. Beka sorunu tartışmalarında önemli bir aşama atlatılmış oldu. Eğer bu gerçekten bir güven oylamasıysa bile vatandaşlar Cumhur İttifakı'na devam dedi. Yüzde 52 oy verdi. Artık Türkiye geneli için tartışmalar bitmiştir. İktidar önüne bakacak ve dört buçuk yıl boyunca ülkeyi yönetecek. Ekonomik sorunlar, güvenlik kaygıları ve dış politika gündemi başta olmak üzere halledilmesi gereken birçok mesele var.
Bu istikrarlı dönem büyük bir şans olacak. Son beş senede yedi seçim yaşadık. Başımızı seçimden alamadık. Şimdi istikrarlı bir döneme gidiyoruz. İyi bir yönetim bu süre zarfında seçim kaygısı olmadan harikalar yaratabilir. Vatandaş görevini yaptı. İstikrara sahip çıktı. Uyarı yaptı. Kaosa izin vermedi. Beka kaygısına değer verdi. Ve Erdoğan'ı tekrar onayladı.
İyi de AK Parti "Ankara ve İstanbul'u kaybetti" diyebilirsiniz. "Bunun hiç mi önemi yok" diyebilirsiniz. Şehir bazında tabii ki önemli. Kimse Ankara ve İstanbul'u kaybetmek istemez. Ancak daha önemlisi Türkiye geneliydi. Bu yüzden bir beka meselesiydi. Tabii hiçbir şey mutlak zaferin yerini tutmaz ancak eğer AK Parti doğru hesaplaşmayı becerebilirse, bu yeniden yükselişin imkânı bile olabilir. Şimdi Millet İttifakı'nın bu iki büyük şehirde yapacakları bir örnek teşkil edecek. Toplama bir ittifakın bu şehirleri nasıl yönetebileceği konusunda benim ciddi endişelerim var. Hep beraber izleyip göreceğiz.
Şunu söyleyerek bağlayalım. Dünyanın hiçbir yerinde yüzde 52 oy alan bir parti kaybettik endişesine kapılmaz. Hele bunu 17 yıllık iktidarın sonrasında yapabiliyorsa bunun adı mucizedir. Unutmayın AK Parti belediye seçimlerinde bu zamana kadar aldığı en yüksek oy oranına ulaştı. Bazı şehirlerin kaybı ise oy azalmasından değil karşı tarafın çok sıkı örgütlenmesinden oldu. Bütün bunları samimiyetle değerlendirirsek, söylenecek tek şey var. Önümüz açık. Çözülmesi gereken sorunlar var. Durmak yok yola devam.