Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HASAN BASRİ YALÇIN

Orta sınıflar sermayeye karşı

Modern devlet Avrupa'da doğmuş ve yüzyıllar içinde dünyaya yayılmıştır. Teokrasiler, imparatorluklar ve feodalite yavaş yavaş çekilirken yerine önce mutlaki monarşiler sonra ulus devletler doğmuştur. Bu süreç 15. yüzyılda başlamış iki dünya savaşı sonrasında tamamlanmıştır. Ve günümüzün uluslararası sistemi yüzyıllar süren bu dönüşümün bir sonucudur.
Modern devletin doğuşunu kabaca üç faktörün karşılıklı ilişkisiyle açıklamak mümkündür. Öncelikle ateşli silahların doğuşu kale duvarlarının ardına gizlenen feodalleri zayıflatmış kralları güçlendirmiştir. Aynı tarihlerde zihni dönüşüm de yaşanmıştır. Avrupa'daki mezhep savaşları sonuçsuz kaldığında 1648'de Westpahlia Barışı'yla egemenlik prensibi güçlenmiş, Papa ve İmparator'un etkinliği azalırken Kralların yetkileri artmıştır. Yine aynı tarihlerde ekonomik dönüşüm de yaşanmış, özellikle Amerika'nın keşfinden sonra Avrupa'ya akan altın ve gümüş Avrupalı tüccarları toplumun en güçlü sınıfı haline getirmiş, zenginliğin kaynağı toprak olmaktan çıkmış yerini sermaye almıştır. Yani burjuva ve krallar güçlenirken papa, imparator ve aristokratlar zayıflamıştır.
Modern devlet krallarla sermayenin ittifakından doğmuştur. Krallar sermayeden aldıkları borçla ordular kurup savaşmış, tüccarlar hem güvenle ticaret yapmış hem de vergiyi tek bir adrese ödemiştir. Güç ve para birbirini desteklemiştir. Charles Tilly'nin dediği gibi "devletler savaş yaptı savaşlar da devletleri kurdu." Mutlak monarklar ortaya çıktı. Hobbes kralın Locke sermayenin meşruiyetini sağladı.
Kapitalistlerle krallar arasındaki bu organik ittifak Fransız İhtilali'nde kırıldı. Cumhuriyet fikri etrafında kapitalistler kendilerine yeni bir müttefik buldu. Geniş kalabalıklar. Bu modern devletin ikinci dönüşümü oldu. Kalabalıklara "sen eşitsin, özgürsün, kardeşsin ve bu devlet senin" denildi. Bu sefer Rousseau, Kant, Mill ve Marx bu yeni ittifakın zihni çerçevesini kurdu. Buna karşı aristokratlar ve imparatorlar 19. yüzyıl boyunca son bir direniş sergiledi. Ancak Birinci Dünya Savaşı sonunda hepsi yer ile yeksan oldu.
Cumhuriyet, demokrasi ve kapitalizm el ele yürüdü. Bu sefer sermaye kendisine asla kafa tutamayacak bir ortak bulmuştu. Doksanlı yıllar bunun zirvesi oldu. Ancak şimdi o kalabalıklar mutsuz ve tepkili. İttifak bozuluyor. Liberalizm zenginliği artırdı ama kalabalıkları tatmin etmedi. Çünkü herkesin eşit özgürlük şansına sahip olmadığı görülüyor. İşte bu nedenle yeni bir dönüşüm yaşanıyor. Orta sınıflar sermayeyle bozuştu. Devleti kendi malı olarak görüyor. Ve devletle ittifak kurmak istiyor. Siyaset de buna cevap vermeye başladı. İşte bu yüzden korumacılık yeniden doğdu. İşte bu yüzden çok uluslu şirketlere cezalar geliyor. Küreselci sermayeye karşı siyaset ve orta sınıflar birbirine yaklaşıyor. Tarihi bir dönemecin eşiğinde olabiliriz. Liberalizm demokrasi ve zenginlik vaat etti. Fakat fakirliği azaltırken zenginleri de azalttı. Orta sınıf havuzunu öyle büyüttü ki, şimdi de belki bu orta sınıflar devletle birleşip liberalizmi tasfiye edecek.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA